Tour de France 2011 – Cadel Evans İçin Mutlu Son


Tour de France 2011’de son sözler söylendi. Son yıllardaki en heyecanlı Tour’u izledik. Fransız Thomas Voeckler’in günlerce taşıdığı sarı mayoyu L’Alpe d’Huez’de Andy Schleck bir günlüğüne sırtına geçirdi. Ertesi gün zamana karşı etapta Cadel Evans kendisinden bekleneni gerçekleştirdi ve 2011 Tour de France’ın galibi oldu. Kariyerinde dört kere Dauphine Libere’de ve iki kere Tour’da ikinci olan Evans, 34 yaşında en büyük başarısına ulaştı. Bisikletseverler Paris’te tarihin ilk Avustralyalı Tour galibini selamlayacak.

Bu Tour’da da kazalar, kaçışlar, tırmanışlar, ama tırmanışlardan çok inişler sarı mayoyu kimin giyeceğini etkileyen başlıca faktörler oldu. Fakat en önemlisi, zamana karşı etapların Tour için ne kadar belirleyici olabileceğini tekrar hatırlamamız oldu. Son iki senedir Alberto Contador zamana karşı etaba lider giriyor ve zaten iyi olduğu bu disiplinde farkı biraz daha açarak Tour’u kazanıyordu. Bu sene ise, zamana karşı çaresizliğiyle ünlü Schleck Kardeşler ilk iki sırada bu etaba girdi. Evans ise bu disiplindeki yeteneğini ne kadar konuşturursa, üçüncülükten birinciliğe sıçramasının o kadar kolay olacağını biliyordu.

Bisikletçiler üzerinden bir preview ile açtığımız Tour 2011 dosyamızı, yine bisikletçiler üzerinden bir review ile kapatalım.

Cadel Evans

Biz onu hep başına gelen talihsizlikleriyle ve şerefli ikincilikleriyle tanıdık. Bu seneki Tour’da da favoriler arasındaydı. İlk günkü kazada zaman kaybetmeyenler arasında yer alınca bile satırlarımızı çekinerek yazdık, nazar değecek diye. 2010’da sarı mayoyu ele geçirdiği etapta dirseğini kırması, artık sözün bittiği yerdi.

Evans’ın bu seneki Tour’da talihini yenmek dışında birkaç görevi daha vardı: Lüksemburglu kardeşlerin ve İspanyol kartellerinin olduğu bir ortamda ofansif davranıp kendini heba etmemek, başkaları atak yapmayı başardığında kimseden medet ummadan kaybı en aza indirebilmek ve zamana karşı etapta kendisine yapılan tüm zorlukların acısını çıkarmak. Son görevini o kadar iyi yaptı ki, 57 saniye geriden girdiği günü 1 dakika 34 saniye önde bitirerek bu seneki çekişmelere yakışmayacak bir farkla bitirecek Tour’u. Andy kraliçe ve kral etaplarında tırmanma konusundaki klasını konuştururken, kıpkırmızı olmuş suratıyla farkları eritti, arkasına yapışıp ona yardım etmeyenlerin (edemeyenlerin) de umudu oldu. Evans çok hak etti bu zaferi. Bu kariyer, sadece 2009’da elde edilen Dünya Şampiyonluğu ile noktalansaydı yazık olacaktı.

Andy Schleck

Kariyerinin art arda üçüncü ikinciliğini kazandı. Kendisine Tour de France’ı kazandırmak, Lüksemburg girişimi Team Leopard Trek’in bu seneki başlıca amacıydı. Hatta Bahar Klasikleri’nin de kazanılamamasının ardından, takımın başarılı bir sezon geçirdiğini söyleyebilmek için son şanstı Tour. Yine olmadı. Özellikle kraliçe etabında solo şekilde yaptığı atak, bisiklet sporunda özlenen türden bir cesaretti. L’Alpe d’Huez’de ön saflarda yer alarak sarı mayoyu Tour’un bitimine iki gün kala ele geçirmeyi de başardı. Ancak zamana karşı etaplardaki zayıflığı bu sefer de başına bela oldu ve dağlarda tırnaklarıyla kazıyarak kazandığı saniyeleri, düz yolda bir triatlon bisikletinin üzerinde kaybetti. Andy hala geleceğin Tour galibi olarak gösterebileceğimiz kadar genç. Fakat zamana karşı etaplar için bir çözüm bulması gerekiyor. Tour’dan önce yaptığı açıklamalarda, triatlon bisikleti üzerinde kendisine daha uygun yeni bir pozisyon bulduğunu ve performansının artacağını söylemişti. Zaten hiç inandırıcı gelmemişti. Tour 2010’da zamana karşı disiplinde Lüksemburg ülke şampiyonu mayosuyla, bu sene de sarı mayoyla sürdü triatlon bisikletini. Taşıdığı formaların ağırlığı, elde ettiği derecelerle anlamsızlaşıyor. Biraz daha çalış Andy.

Fränk Schleck

Tarihte ilk defa iki kardeş Tour’un podyumunda aynı anda yer alacak. Birinci basamak bir yabancıya gitmiş olsa da. Fränk kardeşinin takımın tek kaptanı olduğu bir ortamda Tour’u ilk onun dışında da bitirebilirdi. Fakat bireysel çabalarıyla üst sıralarda kalmayı başardı. Yukarıda kardeşi Andy adına bahsettiğimiz zamana karşı etaplardaki çaresizlik, kendisi için de geçerli. Fakat Fränk’in esas sorunu takım içinde en azından ikinci kaptanlık unvanını elde edememesi. Bu, Klitschko Kardeşler’in birbirleriyle dövüşmemesi gibi bir şey değil. Andy ile kardeş olmasalardı, takiplerde Evans ile kolektif çalışacaktı ve Tour ikinciliği kendisinin olacaktı.


Thomas Voeckler

Gelelim Tour’un geneline baktığımızdaki esas kahramana. Fransız bisikletinin yıllardır süregelen umutsuzluğunda günlerce sarı mayoyu taşıdı. Benzer bir süreci 2004’te de yaşamıştı ama bu seferki başkaydı. Kaçış spesiyalisti diye geçerken, en büyük bisikletçilere karşı mayosunu korudu Pireneler’de. Fakat Alpler’e gelindiğinde bacakları artık çok ağırlaşmıştı. Andy’nin tek başına kaçtığı gün, Evans’ın yardımıyla ve kendi azmiyle yine sarı mayoyu 15 saniye gibi bir farkla korumayı bildi. Fakat o gün belli olmuştu Paris’e sarı renkler içinde varamayacağı. Bir ihtimal L’Alpe d’Huez’de favorilerin arkasına tutunabilir mi acaba dedik. Fakat mümkün değildi, bacakları çok ağırdı. Takım arkadaşlarına bağırıp çağırması, şu şişesini yere fırlatması da kendisi hakkındaki sempatimizi yıkamadı. Domestiği Pierre Rolland’a “Ben daha fazla savunma yapamayacağım, git beyaz mayonu kurtar” demesi de ayrı bir büyüklüktü. 2009 senesinde kendisi hakkında yazdığımız kaçışlı etap zaferleri geride kaldı, artık o da kendisini Tour’un arka plan favorilerinden biri olarak görüyor ve hazırlıklarını sarı mayo yönünde yapacağını söylüyor. Bu seneki Tour’a en çok renk katan isim Voeckler. Tour’da ilk dörde girmeyi başaran son Fransız, 2000 senesinde Christophe Moreau’ydu. Yeni yerel kahraman Paris’te en çok alkışlanan isimlerden birisi olacak.

Alberto Contador

Kariyerinde üç kere Tour’u kazanan Contador, bu sene de en büyük favoriydi aslında. Giro d’Italia’yı kazandığında, bu sene daha çok tarih yazacağı ve iki büyük turu birden kazanacağı yönünde beklentiler vardı kendisinden. Fakat bir yandan da doping suçlamalarıyla uğraşıyordu. Belki Giro’ya katılması, belki diz ağrıları, belki ilk günkü kaza, belki de hepsinin toplamı. Bu sene podyumun dışında bitiriyor Tour’u. Kendisi hala günümüzün en büyük bisikletçisi ve kendisi hakkındaki dileğim, doping konusunda suçsuzluğunun kanıtlanması.


Samuel Sanchez

Tour 2011’de Dağların Kralı, Schleck Kardeşler’e karşı Contador’un kardeşi oldu. 2008 Olimpiyat şampiyonu, altın rengi selesinin hakkını fazlasıyla veriyor. Genel klasmanda ilk başlarda çok fazla yara alsa da toparlamayı bildi. Genel klasmanda ve bu yazımızda Contador’un arkasında yer almayı bildi. Genel klasmanı düşünürken bir yandan da dağ kapılarında puan toplamayı ihmal etmedi. Kendi turunu puantiyeli mayo ve bir de etap zaferiyle süsledi. “İspanyollar her sporda iyi ya” önermesinin altında yatan nedenlerden birisi Sanchez.

Pierre Rolland

Gençler klasmanının sarı mayosu olarak nitelendirebileceğimiz beyaz mayonun sahibi. 1986 doğumlu Rolland, Fransız bisikletinin yeni umudu olabilir. Voeckler’i hiç yalnız bırakmadı. Tüm takım liderleri tek başlarına birbirlerine karşı satranç oynarken, Voeckler’in yanında hep Rolland vardı. Çoğu atakta Voeckler gidemedi, Rolland yetişti. L’Alpe d’Huez’de ise, Voeckler umutlarını tamamen kaybedince, kendisinin beyaz mayo için pedal çevirmesine izin verildi. Contador ve Sanchez işbirliğine karşı etabı kazanmayı bildi ve bu seneki tek Fransız etap zaferi de bu oldu. İleride Tour’u kazanmak istiyorsa, zamana karşı etaplar için daha çok çalışması gerekecek.

Rein Tarramäe

1987 doğumlu Estonya şampiyonu. Pierre Rolland gibi o da umut vadediyor. Zamana karşı disiplinde de güçlü olması onun için büyük avantaj. Beyaz mayoyu kaptırdı belki ama, küçülmekte olan Team Cofidis’in yarınlarının güvencesi kendisi.

Tour de France 2011 – Ve Schleck Kendini Gösterdi


Tour de France’ın 18. etabı, kraliçe etap olmasına yakışır bir coşkuda geçti. İki senedir Tour’u ikincilikle bitiren Lüksemburglu Andy Schleck kendisinden uzun süredir beklenen atağı bugün yaptı ve etaba damgasını vurdu.

Finişe 60 km kala atak yapan Schleck’e hiçbir favori cevap veremeyince, fark 4 dakikanın üzerine kadar çıktı. İçinde tüm favorilerin ve sarı mayonun bulunduğu ana grubun başlıca sorunu, Schleck’i yakalamak için aralarında sorumluluk alabilecek bir bisikletçinin bulunmayışıydı. Sonuçta işin ucunda tempoya dayanamayıp ana gruptan düşmek de vardı. Cadel Evans, cumartesi günkü zamana karşı etapta Tour’u kazanacak darbeyi vurabilmek için Schleck’e mümkün olduğunca az zaman kaybetmesi gerektiğini fark etmiş olsa gerek, sazı son kilometrelerde de olsa eline aldı ve farkı 2 dakika civarına eritmeyi başardı. Fränk Schleck de bu gruptaydı, fakat kardeşinin aleyhine olacak hiçbir girişimde bulunmadı.

Alberto Contador, Evans’ın yaptığı tempoya ayak uyduramayınca, sarı mayo grubundan da düştü. Kendisinin Tour’u kazanma şansı mucizelere kalmış durumda. Aynı durum vatandaşı Samuel Sanchez için de geçerli.

Sarı mayo Thomas Voeckler finişe vardığında, genel klasmanda Andy’den hala 15 saniye öndeydi. Etap sonunda aldığı alkışları fazlasıyla hak ediyor.

Peki Şimdi Ne Olacak?

Öncelikle genel klasmana bir göz atmanızda fayda var.

Tour’un şu an en büyük favorisi kuşkusuz Andy. Takımı Leopard Trek’in tek kaptanı olduğunu, abisinin gerekirse Andy’nin kazanması için genel klasmanda sıra düşmeyi göze alabileceği bugün kesinleşmiş oldu. Söz konusu dağlar olduğunda favoriler arasında en güçlüsü olduğunu da gösterdi. Fakat Evans’ın başka bir planı var.

Evans bugün tüm favorileri arkasında hayrına taşımadı tabi ki. Cumartesi günkü zamana karşı etapta bu seneki Tour’un galibi belli olacak. Evans ne kadar zaman spesiyalistiyse, Schleck Kardeşler de bu disiplinde o kadar kötü. Andy ile arasındaki 57 saniyeyi sırf cumartesi günü eritebilir mi bilinmez ama, kendisi bugün kaybedenler arasında en az hasara uğrayan isim. Çünkü bir ihtimal cumartesi günü telafi edebileceği kadar kaybetmiş durumda.

Umudunu kaybetmemesi gereken bir diğer isim ise Voeckler. Voeckler’in yarından itibaren yapması gereken, artık Schleck Kardeşler’in kaçmasına izin vermemek. İş cumartesi gününe kalırsa, aradaki 15 saniye bile Tour’u belirleyebilir. Voeckler de iyi bir zaman spesiyalisti değil. Fakat şimdiye kadar kendisinin zamana karşı bir etapta iyi bir derece yapma zorunluluğu olmadı. Söz konusu sarı mayoysa, Schleck Kardeşler’in çok arkasında kalacağını sanmıyorum, kalmayacağını umuyorum. Ah o dünkü terasa girip 27 saniye kaybetmeseydi.

Yarınki (21 Temmuz) L’Alpe d’Huez etabı, Tour’un kral etabı ve bugünkünden daha da dramatik sahneler yaşanabilir. Orta bölümde horse kategorisinden bir tırmanış, ardından risk alınacak upuzun bir iniş ve birinci kategoriden bir tırmanışla finiş. Cumartesi gününden önce bu etapta son sözün söylenme ihtimali var.

Tour de France 2011 – Terasta Ne İşin Vardı Voeckler?


Tour de France’ta genel klasman mücadelesini tırmanışlar değil, (maalesef) inişler belirliyor. Tour’un İtalya’ya sapan Gap-Pinerolo etabının son tırmanışında Alberto Contador’un bir aç atak denemesi sonuçsuz kalınca, esas mücadele finişe doğru uzanan inişte başladı.

Yukarıdaki screenshot her şeyi anlatıyor. Thomas Voeckler iniş sırasında bir evin terasına girerek rakiplerinden koptu. Contador ve vatandaşı Samuel Sanchez, farklı takımlardan olmalarına rağmen dün olduğu gibi bugün de bir İspanyol karteli kurarak iniş sırasında birlikte risk aldılar. Bu tip hemşehricilikler ilk defa yaşanmıyor. Andy ve Fränk Schleck, Ivan Basso, Cadel Evans ve sarı mayo Voeckler bu tempoya ilk başta ayak uyduramayınca, iki İspanyol’un kazandığı bir gün olacak gibi gözüküyordu. Fakat Schleck Kardeşler ve Evans, kolektif bir çalışmayla Contador ve Sanchez’i son düzlükte tekrar yakalamayı başardı. Terasa giren Voeckler ve ne sorun yaşadığını bilmediğimiz Basso ise 27 saniye geriden etabı bitirebildiler. Sarı mayo hala Voeckler’de.

Etabı kaçış grubundan Team Sky’ın Norveçli bisikletçisi Edvald Boasson Hagen kazanınca, bu seneki Tour’da 4. Norveç zaferini izlemiş olduk. (İkisi Hagen’dan, diğer ikisi Thor Hushovd’dan.)

Etabın perde arkasına dair söylenecek birkaç söz var:

Pierre Rolland: 1986 doğumlu Fransız, Voeckler’in domestiği olarak şimdiye kadarki her tırmanışta onun yanındaydı. Numaraiki, kendisini geleceğin sarı mayo adayları arasında göstermekten gurur duyuyor.

Alberto Contador: Sanchez’le yaptıkları ekstrem iniş son düzlükte tekrar boşa çıkınca, Sanchez’in elini sıktı. Yapacak çok da bir şey olmadığını kabul ediyordu. Hemen ardından İngilizce bir röportaj verdi. Artık dokunulmazlığını bir kenara bırakmış.

Thomas Voeckler ve diğer Fransız bisikletçiler: Fransız etap zaferi hala gelmedi. Etabı kazanma ihtimali olan Sandy Casar ve Sylvain Chavanel kendilerine ilk beşte yer bulabildiler. Ama sarı mayo hala Fransız bir bisikletçide. Bugün kaybedilen 27 saniye, Voeckler için pek iç açıcı değil. Aslında diyorum ki, Alpler’de daha fazla vakit kaybetmese, zamana karşı etapta da Evans’tan sadece 1 dakika civarı bir fark yese ve… Neyse.

Tour de France 2011 – Voeckler İki Gün Daha Sarı


Tour de France’ın 14. etabı, Pireneler’deki son etap olması nedeniyle genel klasman açısından büyük önem taşıyordu. Son 16 kilometredeki 1200 metrelik tırmanışta sarı mayo Thomas Voeckler, diğer genel klasman favorileri ve birkaç etap zaferi akbabasından oluşan grup büyük bir taktik savaşına sahne oldu.

Grup içerisinde atak yapan sürekli Andy Schleck oldu. Fakat bu sene favoriler arasında çok da fazla bir güç farkı kalmamış olacak ki, bir türlü kendisini gruptan koparamadı, kontra bir atakla da karşılaşmadı. Andy milletin psikolojisini bozmaya çalışıyor, aslında sonlara doğru ağabeyi Fränk Schleck esas atağı yapacak diye beklerken ondan da bir şey gelmedi. Alberto Contador ve Cadel Evans da defansif bir taktik izleyince, atak yapmak Numaraiki’nin gönül favorisi Ivan Basso’ya düştü. Fakat Basso’nun en önde pedal çevirirken atak yapmaktan çok tempoyu kontrol etmek ister gibi bir hali vardı. Tüm beraberlik ortamında en çok tebrik edilmesi gereken isim ise sarı mayonun sahibi Thomas Voeckler. Aslında pek de ait olmadığı bir ortamda, tüm ataklara cevap vermeyi başardı. Yarınki (17 Temmuz) sprint etabında büyük bir aksilik yaşamazsa, pazartesi gününün de dinlenme günü olduğunu düşünürsek, sarı mayo en az iki gün daha kendisinde kalacak. Dileğimiz onur yolculuğunun Paris’e kadar devam etmesi.

Bir tebriği de Voeckler’in takımı Team Europcar hakediyor. Yukarıda bahsettiğim son tırmanıştaki favoriler grubu oluştuğunda, yanında domestiği olan tek isim Voeckler’di. (Schleck Kardeşler de aynı takımda tabi ama birbirlerinin domestikleri olduklarını söyleyemeyiz.) Pierre Rolland, zaman zaman kontrolü ele alarak temponun kaptanının istediği gibi gitmesini sağladı. (Gruptaki diğer hiçbir favorinin böyle bir lüksü yoktu.) İsim değişikliği bu Fransız takımına yaramış.

Etabı, Team Omega Pharma-Lotto’dan Belçikalı Jelle Vanendert kazandı. Kendisi grup içinde etap zaferi için bekleyen akbabalardandı. Genel klasmana oynamadığı için yaptığı atağa kimse karşılık vermedi ve son kilometrelerde solo bir sürüşle etabı kazandı. Hala Fransız bisikletçilerden bir etap zaferi gelmedi, ama sarı mayo bir Fransız’da ve ‘acaba’ diye düşünmek çok da hayalperestçe olmaz.

Tour de France 2011 – Devrimin Yıldönümünde


Tour de France 2011, dağlara taşındı. Kazalar yüzünden gölgede kaldığını düşündüğüm Tour’un ilk yarısının ardından, Pireneler’de genel klasman dengeleri yavaş yavaş belli oluyor.

İbretlik trafik kazalarını aratmayan olayların yaşandığı 9. etapta (10 Temmuz), kaçış spesiyalisti Fransız Thomas Voeckler ana gruba büyük bir fark atarak sarı mayoyu ele geçirmişti.

Gerçek tırmanışların başladığı bugünkü etap, Fransa’nın ulusal bayramına denk gelmesi nedeniyle ayrı bir önem taşıyordu. Fransız bir bisikletçi kazanamadı belki ama Voeckler, liderin 50 saniye gerisinde 9. sırada finişe ulaşarak sarı mayosunu korumayı bildi. Bir kaçış spesiyalistinin dağ etabında bu kadar güçlü bir şekilde mayosunu savunabilmesi, günün en takdire şayan performansı fikrimce. Takımı Team Europcar, geçen senelerdeki Team Bbox Bouygues Telecom’un devamı. Takımın yeni ismi ve renkleri için bundan daha iyi bir ilk Tour olamazdı.

Etabı, şimdiye kadar şansızlıklarla boğuşan İspanyol Samuel Sanchez kazandı. Genel klasman için daha önceden aldığı yaraların bir kısmını sarsa da, onun adına daha sevindirici olanı Dağların Kralı klasmanında puantiyeli mayoyu sırtına geçirmesi oldu.

Gelelim Tour’un en büyük favorilerine. İşler biraz karıştığı için öncelikle etap sonucuna ve genel klasmanın durumuna bir göz atmanızı öneririm. Fränk Schleck, kardeşinin iyi niyetli destekçisi olmaktansa, kendi kariyeri için pedal çevirmeye başlamışa benziyor. İçinde kardeşinin de bulunduğu gruplara karşı ataklar yapıyor, yakalanmıyor ve takımda bir kaptanın da kendisi olduğunu hatırlatıyor artık. Andy Schleck, hemen herkesin şanssızlık yaşadığı şu günlerde hala en büyük favorilerden biri olarak kalmayı başardı. Cadel Evans’a gelince, hakkında bir şey yazarken nazar değdirmekten korkuyorum. 2009’da Dünya Şampiyonu olduğunda hüngür hüngür ağlamıştı, bir sinir boşalması gibiydi. Benzer bir sahneyi Paris’te de görmemiz ihtimaller dahilinde. Alberto Contador ise, yok şike soruşturmasıydı, yok diz ağrısıydı derken, genel klasmanın zayıf halkaları arasında şimdilik. Ondan daha iyi durumda olan ise, şahsımın favoriler arasında görmek istediği Ivan Basso.

Yazımızı bitirmeden sprinter Mark Cavendish hakkındaki düşük beklentilerimizi geri alalım. Gayet iyi bir Tour geçiriyor ve yeşil mayoyu elinde bulunduruyor. Paris’e kadar savunabilecek mi bilemem ama, beklediğimden daha iyi bir Tour geçirdiği kesin.

Dağ etapları devam ediyor. Yarınki (15 Temmuz) etap, horse kategorisinden bir tırmanış içeriyor ve bu tırmanışın inisiyle son buluyor. Etap tahminimize gelince: “O Teoman benim yanımda Numaraiki şefimiz Cem’e öyle vuracak var ya, o Teoman’ı arabanın torpidosuna sokarım.”

Tour de France 2011 – Yapma Demiyorum, Hobi Olarak Yine Yap


Tour de France’ın 5. etabını canlı takip edemediğim için hakkında çok fazla şey karalayamayacağım. Fakat kendi özeleştirimi yapmadan duramadım. Etaba dair bulunduğumuz tahminlerde bomba kupon tavsiye edip kaçan birilerinin etabı kazanabileceğini, Mark Cavendish’i de favori göstermediğimizi yazmıştık. Kaçan grup, bitime 43 kilometre kala yakalanırken (Tour de France’da normalde hiç olmayacağı kadar erken), Cavendish de etabı kazandı. Oldukça da kaotik bir finiş olmuş. Başlık bizzat şahsıma yönelik.

6. etap da sonu hafif eğimli bir sprint etabı. Ben yine şansımı zorlayarak tahmin hakkımı Philippe Gilbert’den yana kullanıyorum. Yine de HTC’den MTC’den bir sprinter kazanırsa karışmam ama.

Tour de France 2011 – Why Didn’t They Ask Evans?


Bu başlığı aslında Tour’un ilerleyen bölümlerinde kullanmayı düşünüyordum. Fakat hala Cadel Evans’ın talihinden korktuğum için hemen bugün kullanayım dedim, hazır etabı kazanmışken.

Tour de France’ın son bölümü tırmanış olan 4. etabı, Alberto Contador ile Evans arasında bir sprint mücadelesi ile sonuçlandı. İlk saldıran Evans oldu. Ardından Contador son metrelerde muthiş bir hız yakaladı, Evans’ın yanına da geldi ve hatta etabı kazandığını sandı resimde de görüldüğü gibi. Fakat Evans tekerlek farkıyla etabın galibiydi. Eski Dünya Şampiyonu ve büyük turların ebedi ikincisi, genel klasmana oynayanlar arasında şu anda en avantajlı bisikletçi. Contador zafer işareti yapınca yüzümde gülümseme ifadesi bir an kaybolsa da, fotofinişin açıklanmasıyla tekrar Evans adına sevindim. Üçüncülük Alexander Vinokourov’un oldu.

Genel klasmana oynayan bu üç bisikletçinin daha dördüncü günden bu kadar gaz olacağını tahmin etmemiştim. Dolayısıyla Numaraiki’nin etap favorisi olarak gösterdiği Philippe Gilbert, 5. sırada kendine yer bulabildi onca kodamanın arasında.

Sarı mayo Thor Hushovd’a yakışmaya devam ediyor.

Yarın (6 Temmuz) daha düz bir etapla yeşil mayo mücadelesi devam edecek. Düz bitse de sondaki hafif eğim, toplu finiş ihtimalini azaltıyor. (Yoksa Mark Cavendish’i favori gösterirdim.) Tahmin tercihimi kaçış grubundan birilerinin yakalanmadan finişe varacağı yönünde kullanıyorum (bomba kupon).

Tour de France 2011 – 4 Temmuz Bağımsızlık Günü


Thor Hushovd’un sarı mayoyu ele geçirdiği takım zamanı yarışı şeklinde koşulan ikinci etabından sonra, bu seneki Tour’un safkan sprint etaplarından birisi olan üçüncü etabı Garmin-Cervelo’dan Tyler Farrar kazandı.

4 Temmuz Amerikan Bağımsızlık Günü’nde, Amerikalı bir takımın Amerikalı bir sprinterinin etabı kazanmış olması, zaferi iki kat anlamlı kılıyor. Farrar kariyerinde ilk defa 4 Temmuz etabını kazanıyor. (Bu tip şeylere anlam yükleyenleri sevenler, 14 Temmuz’da Fransa’nın Ulusal Bayramı’ndaki etabı kaçırmasınlar.)

Son kilometrede HTC Highroad, bu sene ortalığı silip süpüremeyecek olan Mark Cavendish için çaba gösterse de İngiliz sprinter son sprinte önde giremedi.

Finiş çizgisini geçer geçmez eliyle W işareti yaparak etabı Giro d’Italia’da ölen yakın arkadaşı Wouter Weylandt’a adadı Farrar. (Weylandt ölünce aynı takımda olmamasına rağmen Giro’yu yarıda bırakıp cenazesine katılmıştı.) Etabın ardından verdiği röportajda, “Hushovd gibi bir dünya şampiyonu ve sarı mayo sahibi sizin için çalışıyorsa, o sprinti kazanmak zorundasınız” tarzı bir demeç vererek mütevazılığını de gösterdi. Onu son zamanlarda böyle gülümseyerek görmemiştik.

Sarı mayo yine Garmin-Cervelo’dan Hushovd’da kaldı. Takım zamanı yarışını da kazandıklarını düşünürsek, rüya gibi bir tur başlangıcı yaptılar. Ben navigasyon aletime döktüğüm paraları gani gani helal ediyorum.

Yarınki (5 Temmuz) etap düz olsa da, yokuşla bitiyor. Cavendish, Farrar gibi isimlerden ziyade siz ilk gün olduğu gibi yine Philippe Gilbert’e dikkat edin.

Tour de France 2011 – Philippe Gilbert… Maillot Jaune!


Tour de France’ın 1. etabının galibi, Belçika şampiyonu Philippe Gilbert oldu. Son 10 kilometrede sorumsuz bir seyircinin resmen yolun üzerinde durmasıyla toplu bir düşüş yaşandı ve peloton ikiye ayrıldı. Düşen grubun içindeki acelecilik son kilometrelere doğru bir düşüşün daha gerçekleşmesine neden oldu. Genel klasmana oynayan bisikletçiler arasında Cadel Evans ve Andreas Klöden kendilerini kurtarırken, Alberto Contador ve Andy Schleck gibi isimler 1 dakika 20 saniyeyi ilk günden kaybetmiş oldular. Tour bu sene de yol bisikleti gece yarısı yayınlanan extreme bir spormuş gibi başladı.

Bu yazıyı sıcağı sıcağına yazdığımda resmi sonuçlar henüz yayınlanmamıştı. Schleck, etabın bitimine 2 km kala düştüğü için, Hushovd’la aynı zamanı almış sayıldı. (Son 3 km içinde düşen bisikletçiler, kaza yaparlarsa o anda grubunda bulunan bisikletçilerden finişe ilk varanın zamanını alıyor.) Fakat Contador bitime 10 km kala düştüğü için aynı kuraldan yararlanamadı. Schleck ile Contador arasında, Schleck lehine 1 dakika 14 saniyelik bir fark oluşmuş durumda, hem de genel klasmanla alakasız bir ilk etapta. Bu durum Tour’un kaderini değiştirebilir. Ama kimse böyle olmasını istemezdi.

Fakat etabın iki büyük favorisi İsviçre şampiyonu Fabian Cancellara ve Gilbert düşüşlerden etkilenmeyerek son metrelerin seyir zevkini üst seviyede tuttular. Önce Cancellara saldırdı. Fakat kısa sürede pes etmek zorunda kaldı. Ben Cancellara’yı hiç bu kadar çaresiz görmemiştim. Bisikleti sağa sola çevirişi ve birden pedal çevirmeyi bırakması… “Ya ben biraz erken atak yaptım da” der gibiydi. Gilbert ise bu senenin en parlak bisikletçisi. Ülke şampiyonluğu ve Bahar Klasikleri’ndeki zaferlerinden sonra kariyerinin hem ilk Tour etap zaferini, hem de ilk sarı mayosunu kazanmış oldu. Gilbert bu galibiyeti doğum gününü kutlayan eşine armağan ediyor. Fakat takımı Omega Pharma-Lotto da onun için çok çalıştı bugün.

Gilbert’in sürdüğü Canyon marka bisikletin hayallerimi süslediğinden bahsetmeden bitirmeyeceğim bu kısa raporu. Kendisi bunun Belçika renklerine boyanmış bir versiyonunu sürüyor, Belçika şampiyonu ne de olsa.

Yarınki (3 Temmuz) 2. etap takım zamanı yarışı şeklinde koşulacak. Yani bisikletçiler toplu halde değil, sadece kendi takımlarıyla geçecek bu etabı. Takımdan beşinci olarak finişe varan bisikletçinin zamanı, o takımdaki tüm bisikletçilerin zamanı olarak sayılacak. Takım zamanı etabı bu seneki Tour’da da sadece bir kere koşuluyor. O yüzden kaçırmamanızı tavsiye ederim. Saat 15:30’a doğru Eurosport’u açmakta fayda var.

Tour de France 2011 – Pelotonda Öne Çıkan Bisikletçiler


98. Tour de France, 2-24 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek. Tour, bu sene 1999 yılından beri ilk defa kullanılacak olan Batı Fransa’daki Gois Geçidi’nde başlayacak ve tabi geleneksel olarak yine Paris Champs-Elysees’de sona erecek.

Bu seneki Tour’da dikkat edilmesi gereken bisikletçilere bir göz atalım:

Alberto Contador (Team Saxo Bank SunGard):
Sarı mayo mücadelesine fazlasıyla politika karışmış durumda. Tour de France 2010’dan sonra yapılan testlerde, kanında düşük miktarda da olsa Clenbuterol (astım tedavisinde kullanılan bir madde) ve kan akışkanlaştırıcı bulunan Alberto Contador’un eski zaferlerinin geçersiz sayılması gündemde. Fakat hakkındaki karar Temmuz ayından sonraya sarkacağı için, İspanyol bisikletçinin unvanını savunmasına, yani 98. Tour de France’a katılmasına izin verildi. Normalde doping testi pozitif çıkan bir bisikletçi, hakkındaki karar kesinleşinceye kadar turlara katılamaz, en azından takımlar kendi sporcularını kadro dışı bırakır. Fakat söz konusu Contador olunca, ne organizatörler ne de Team Saxo Bank istisnai bir izin vermekte pek de tereddüt etmediler. Fakat Contador’un en büyük favorilerden olması ve aldığı sonuçların geçersiz olma ihtimali, organizatöründen seyircisine herkesi düşündürüyor. Sonucu aylar sonra masabaşında değişecek olan kıyasıya bir zirve mücadelesi izlemek istemiyor artık kimse.

Andy Schleck (Team Leopard Trek):
Lüksemburglu bisikletçi Andy Schleck, yine Tour’un ikinci büyük favorisi olarak geçiyor. Bu sene kurulan Lüksemburg merkezli Leopard Trek takımı, Andy ve ağabeyi Fränk etrafında toplanmış durumda. Bu takım hakkında dağ fare doğurdu diyemeyiz, fakat Fabian Cancellara’nın Tour de Suisse’deki iki etap zaferi dışında göze çarpan pek bir başarı gelmedi ilk sezonda. Giro d’Italia’da bu takımdan Wouter Weylandt’ın bir kaza sonucu ölmesi de, unutulası bu sezonun en kötü haberiydi. Tour’da Leopard Trek’in kaderi değişecek mi, göreceğiz. Andy Schleck 26 yaşında ve bisiklet sporu için hala çok genç. Kariyerinde büyük düşüşler yaşamazsa elbet bir gün Tour’u kazanacak. Kim bilir, belki de Contador’un Tour zaferleri iptal edilir ve Schleck’in hanesine yazılır. Yine de ben Schleck’in Champs-Elysees’de en üst basamakta yer aldığı bir Tour zaferi isterim onun adına.

Ivan Basso (Team Liquigas):
Armstrong/Ulrich zamanlarında, yeni jenerasyonda Tour’u kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu Ivan Basso’nun, ta ki Dr. Eufemiano Fuentes’ten doping planı siparişi vermesi yüzünden aldığı 2 senelik cezaya kadar… 2009’daki ihtişamsız geri dönüşünün ardından, 2010’da Giro d’Italia’yı kazanmayı başardı. Bu sene Giro’ya katılmayarak, tek amacının Tour olduğunu gösteriyor Basso. Kendisi benim bu Tour’da gizli favorimdir. Fabian Cancellara, geçen ay bir röportajında Basso’nun kışın sabahın yedisinde fitness salonuna giden örnek bir profesyonel olmasından bahsetti. Bisiklet sporunun İtalyanlar’a, İtalyanlar’ın da toparlanmak için Basso’nun başarılarına ihtiyaçları var.

Andreas Klöden (Team Radioshack):
Almanlar’ın bisiklet sporunda (yeni yetişen Tony Martin’den sonra) ellerinde kalan son önemli bisikletçi. Dopingden başka bisiklet sporunun hiçbir yönüyle alakası olmayan Alman basınına herhangi bir röportaj vermeyi kesinlikle reddediyor. Lance Armstrong’un ikinci emekliliğine ayrılmasından sonra, takım içindeki rolü daha da çok artacak. 2006’da çok yaklaşıp kazanamadığı Tour’a bu sene gizli favorilerden biri olarak katılacak.

Cadel Evans (Team BMC):
Geçen sene kırık dirseğiyle katıldığı Tour’dan sonra, bu sene biraz daha sağlıklı bir şekilde şansını arayacak Cadel Evans. Hayatı boyunca niteliksiz takımlarda yarışmış olması, onun hakkında yazacak çok fazla şeyimizin olmamasının birinci nedeni. Yine tek başına taktik savaşı verecek.

Fränk Schleck (Team Leopard Trek):
Bu sene de geçilecek olan Alpe d’Huez tırmanışının 2006 yılındaki galibi. Zamana karşı etapların bu turda çok fazla sonuca etki etmeyecek olması, Fränk Schleck’i de genişletilmiş favoriler çemberine dahil ediyor. Fakat kardeşi Andy’ye yardım etmek ilk işi olacak.

Samuel Sanchez (Team Euskaltel-Euskadi):
Olimpiyat şampiyonu ve tek günlük yüksek profilli yarışların adamı… Bu seneki hedefi Tour de France. Özellikle orta zorluktaki etaplarda dikkat edilmesi gereken bir isim. Fakat takımı daha ikinci günkü takım zamanı yarışında geri kalarak, Samuel Sanchez’in daha baştan şansını kaybetmesine yol açabilir.

David Moncoutié (Team Cofidis):
Dağ klasmanında (puantiyeli mayo) favorilerden. Özellikle Pireneler’de bir etap zaferi alabilir. Takımı Cofidis var olabilmek ve sponsor çekebilmek icin David Moncoutié’nin eline bakıyor.

Robert Gesink (Team Rabobank):
Genç ve çok iyi bir tırmanıcı. Dennis Menchov’un yokluğunda, Rabobank’ın kaptanlığını üstlenecek. Başarılı bir Tour geçireceğine inanıyorum.

Tony Martin (Team HTC-Highroad):
Dünya Şampiyonası’nda time trial disiplininde iki kez üçüncülüğü var. Fakat 26 yasındaki Alman bisikletçi, çok yönlü ve büyük turların favorilerinden olan bir bisikletçi olmak istiyor. Team HTC-Highroad onun için doğru takım değil.

Philippe Gilbert (Team Omega Pharma-Lotto):
Bu seneki Bahar Klasikleri’nin yıldızı. Bahar Klasikleri’ni kazanmak demek, Tour’da orta zorluktaki etapları kazanabilecek güçte olmak demek. Yeşil mayonun gizli favorisi.

David Millar (Team Garmin-Cervelo):
Evini madde bulmak için polis bastığı günlerden, büyük turların büyük bisikletçisi olduğu günlere ulaşıncaya kadar 34 yaşına geldi. Zaman spesiyalisti olduğundan ve takımı Garmin-Cervelo’da zamana karşı nitelikli yarışabilen bisikletçilerle sürdüğünden, Tour’un ikinci günündeki takım zamanı yarışında bir Garmin-Cervelo zaferi, onun bu Tour’da ilk hedefi olsa gerek.

Fabian Cancellara (Team Leopard Trek):
Zaman spesiyalisti, Tour’un bu seneki programından çok hoşlanmamış olsa gerek. Sondan bir önceki gün koşulacak bu seneki Tour’un tek zamana karşı etabında da, Schleck Kardeşler’e yardım etmekten fazlasıyla yorulmuş olacak. Sanıyorum Tour’dan öte gözünü Eylül’deki Dünya Şampiyonası’na çevirmiş durumda.

Mark Cavendish (Team HTC-Highroad):
2009 ve 2010’da etap zaferi konusunda ortalığı silip süpüren İngiliz sprinterden bu sene çok fazla başarı beklememek gerek. Tour’un bu seneki sprint etapları, Mark Cavendish’e göre olmayan inişli çıkışlı etaplar. Yeşil mayoyu alması bu sene de zor gözüküyor. Benim üzüldüğüm, basının Numaraiki kadar duyarlı olmayıp bunu Cavendish’in başarısızlığı gibi gösterecek olması.