Young Folks 2011: Chris SINGLETON

Florida State, Jr.
6′ 9”, SF/PF
Dunwoody, Georgia (1989)

Chris Singleton bizim ülkemizde olsaydı, muhtemelen hakkında çoktan ‘küçültmeymiş’ iddiaları başlamış olurdu. Zira bu tosuncuğu -Florida Ülkü Ocakları- freshman senesinde sınırlı dakikalarda sahaya çıkarken gördüğümde, ilk olarak yeteneğini bir türlü geliştiremediğinden kenardan veteran katkısı vermekle yetinen bir son sınıf öğrencisi sanmıştım. İşin aslını öğrenince, 2010 yazında ABD milli takımının hazırlık kampına çağrılmasına uzanan süreci çok tuhaf karşılamadım. Zira ilk görüşte de anlayacağımız üzere, karşımızda çok net bir NBA fiziği duruyor. 6′ 9” boy, 7′ 1” kanat genişliği ve 8′ 7.5” erişme mesafesi herhangi bir NBA kısa forvetinin hayal edeceğinden de fazlası. Bu bağlamda kendisini Josh Smith ve Gerald Wallace gibi öncülerin takipçisi olarak bir modern zamanlar kısa forveti olarak adlandırabiliriz. Oysa sorulduğunda oyunu için “The Modern-Day Scottie Pippen” tarifini uygun bulmuş. Nereden baksanız talihsiz bir açıklama.

Lafı hiç dolandırmadan söyleyelim, Singleton’ın yontulmamış bir hücumu var hala. Geride bıraktığımız üçüncü sezonunda, özellikle dış şutlarını bir tehdit haline getirmiş olması sevindirici. Fakat buna rağmen hala 43.4% ile şut atıyor ki kolej seviyesinde her türlü savunmacıyı iterek çembere kadar sürükleyebilecek bir fizik için utanç verici bir rakam. Yukarıda sadece boy ölçümlerinden bahsetmişim ancak kalıp olarak da karşımızda kamyon gibi bir vücut var. Bana Andre Hutson’ı hatırlatıyor zaman zaman, yüz hatlarından da olabilir. Fakat atletizmi ondan birkaç seviye daha yukarıda ki bu kolej seviyesinde ona 2 numaraları bile savunabilme esnekliği getirmişti. (Ancak hücumda Hutson’ın agresifliğine bile sahip değil.) Bir de yağ oranının 7.4% çıktığını eklemeliyiz, pek Hutsonesk sayılmaz bu da…


Çok kötü bir şut mekaniği olmadığını söylüyor herkes, benim gözüme pek hoş gelmiyor yine de. Ancak sanırım böyle bir anatomiyle Ray Allen gibi şut çıkarmak aynı anda birkaç doğa kanununa aykırı. Cevher Özer gibi atıyor aşağı yukarı. Felaket bir pull-up jumper sahibi, aynı zamanda penetre üzerinden de iyi şut çıkardığını gördüğümü hatırlamıyorum. Ancak geçen sene 7 birim kadar geliştirip 37% ile sokmaya başladığı üç sayısı sonrası “Benim hala umudum var” dedirtiyordur bazı genel menajerlere. Fena da bir gelişim değil bahsettiğimiz, bunu yapan adam iki seneye istikrarlı catch-and-shoot opsiyonu haline de gelebilir. Benzetildiği adamlardan biri olan -ben pek tutmadım gerçi bu benzetmeyi- Trevor Ariza’nın Lakers günlerinde yaşadığı dramatik dış şut gelişiminin bir benzerini herhangi bir departmanda yapsa çok işine yarayabilir. Ancak yine de hücum konusunda fazla yüksekten uçmamak yerinde olur, zira bu adam geçen seneye kadar 49.6% ile faul atıyordu. Kullandığı top başına ancak 0.86 sayı bulabiliyor, bu forvet sınıfında sondan ikinci sırayı parselliyor böylece. Fakat gelişen dış şutunun da kaldırıcı etkisiyle kabul edilebilir birer efektif şut yüzdesi (49%) ve gerçek şut yüzdesi (53%) mevcut. Tüm bu hücum kısırlığında bahsetmişken eski NBA koçu Leonard Hamilton’a da birkaç sözüm var. Acı konuşmak istemiyorum ama Caddebostan Sahil’deki herhangi bir pick-up gamede görebileceğiniz hücum setlerinden ibaret Seminoles’in ofansif portföyü. Bu yazının ilgilendiği bir sorun olmayabilir ancak Singleton’ın etkinlikten uzak hücumunu bir önceki sezon konferansının en kötüsü olan -NCAA içerisinde ise 130. sıradalardı- bir hücum düzeninde gösterdiğini not etmekte fayda var. Ortalama bir NBA koçunun altında bile büyük gelişimler sergileyebilir.


Elimizde skor bulması için akıllı bir oyun kurucu tarafından sürekli gözetilip, set sonunda doğru yerde topla buluşturulması gereken bir oyuncu olacak. Ya da yüksek tempolu bir takımda iş görebilir atletizmiyle. (Burada bir başka FSU mezunu Toney Douglas’ın yanı muhtemel adres olabilir, ancak galiba Kenneth Faried’i daha çok seviyorlar.) Fakat her şeye rağmen Singleton bugün yeşil odaya davet ediliyorsa, bunu savunma özellikleriyle başarabiliyor. 2-4 aralığında tüm pozisyonları savunabilme yeteneğini muhtemelen NBA’e taşıyacaktır. ACC’nin üst üste iki sezon en iyi savunmacısı olma onuruna sahip, aynı zamanda bu konferansın tarihine sayı-rebound-blok ile yapılan ilk triple-doubleı da eklemiş bir adam. Geçen senenin en değerli uzunlarından Jared Sullinger’ı 3/9 ile 11 sayıda tuttuğu 5 top çalmalı, 3 bloklu acayip bir maçı var mesela. Aynı zamanda yazının girişinde bahsettiğim ABD kampında da Kevin Durant ve Andre Iguodala gibi oyunculara çok iyi antrenman verdiği söyleniyor ki bu büyük oranda NBA’de uzun yıllar geçirebileceğine delalettir. Sadece boş şutları cezalandırabilmesi bile böyle bir profili NBA veteranı yapmaya yetecektir. Ancak yukarıda modern çağın kısa forvetlerine örnek verdiğimiz elemanları yakalaması için önünde çok yol var. Smith de liseden çıktığında çok büyük bir prospect sayılmazdı ve o da perşembe gecesi Singleton’ın seçilmesi beklenen yerlerden gitmişti. Fakat dediğimiz gibi liseden geliyordu ve ilk günden itibaren agresifliğini sahaya yansıttı. Aksine benim Singleton’ın alçak post oyunundan memnun kaldığım tek dönem, geçen seneki NCAA turnuvasıydı. Ağzımda bıraktığı son tat güzel yani, ancak workoutlarda yine bu konuda sınıfta kaldığı söyleniyor.

Video: Chris Singleton Free Throw Fail
Video: The Decision

Bir de ecnebilerin motor dedikleri hadise var. Kelimeye o anlamı nasıl yüklemişler, hiçbir fikrim yok ama Türkçe karşılık bulamadım. Genel çerçevede hustle konusunda gelişmiş elemanların motoru övülmekte. Peder bir ara lastik, yedek parça falan satarken yardım ediyordum ama jargona hakim değilim de Singleton’ın motorunun kaç çekişli olduğu muamma. Genelde maç içinde kaybolup gidebiliyor, bunda hücumda hiçbir zaman öncelikli opsiyonlardan biri olmamasının payı vardır mutlaka. Ancak bunun yanında geçen sene sağ ayağını kırdıktan sonra, sadece 6 maç kenarda oturduktan sonra NCAA turnuvası için takıma geri dönüş yapması çok önemli. Bunu okuldaki son senesinde, turnuvaya giden yolda önemli katkılar verdikten sonra tribünden izlemeyi yediremediğinden yapmış olabilir. Ya da daha büyük ihtimalle, gözlemcilere vereceği güçlü bir son izlenimin piyasasına yardımcı olacağını bildiğinden yapmış olabilir. İkincisi daha yakın geliyor, ancak her halükarda esaslı bir yürek patlaması… Ayrıca 16-9 yaptığı Sweet Sixteen maçını falan düşünürsek, her şeyiyle sahada olduğunu eklemeliyiz. Yine kampta yaptıkları da burada önemli bir veri bence, iş başa düştüğünde gerekli motivasyon sağlanırsa kafayı derslere verebiliyor demek ki…


Singleton yeşil oda daveti almasına rağmen, onu beğendiğini açıkça söyleyen tek takım Washington sanırım. 6. sıradan seçerlerse başkent sokağa dökülebilir, muhtemelen daha ziyade 18. sıra için gözlerine kestirdiler. 6-18 arası takımlara baktığımızda da birçok takımın kanat pozisyonlarının şişkin olduğunu görüyoruz. Phoenix’te Dudley-Childress, Indiana’da George-Jones gibi oyuncular varken Singleton çok öncelikli olamaz bence. Bu yüzden 2-3 seçecek olsalar bile kalırsa Klay Thompson, Alec Burks ve Marshon Brooks gibileri daha yeğ sanki onlar için. Davet edildiği yeşil odada umduğundan daha fazla beklemek durumunda kalması hayli olası. Ancak draft tarihine baktığımızda, lotaryanın sonlarından seçen takımlar hiçbir zaman yeteri kadar kanat oyuncuları varmış gibi seçim yapmıyorlar. Zaten o pozisyonda ellerini gerçekten güçlü hisseden takımlar da lotaryadan seçmek durumunda kalmayacakları sezonlar geçiriyor. Bu yüzden daha önce de dile getirdiğim gibi 12. sıradan Utah’a gidip Andrei Kirilenko’nun yerini doldurması falan mümkün olabilir. Yine de benim gönlüm Knicks’ten (#17) yana sanıyorum. Hem transition offense oynayan bir takımda zaaflarını büyük oranda gizleyip, maç başına 10-12 sayı ve 5-6 rebound gibi katkılar vermeye başlaması uzun sürmez diye düşünüyorum.

Kimseyi tanımadım ben senden daha güzel: Josh Smith, James Posey, Renaldo Balkman
Tepegöz: 15-20

StatSheet.com arızalı sanırım, Ramazan Evren bitirişi yapayım. (Dikkat, yalnızca 10 kişinin anlayabileceği espri!)

– BURAYA TABLO GELECEK-

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *