Young Folks 2011: Fredette’in Kabusu

BYU, Sr.
6′ 2”, PG
Glens Falls, New York (1989)

Sırada Brigham Young Üniversitesi’nin bugün adını biliyor oluşumuzun başlıca sebebi (tabii içinizde Danny Ainge’in bu okulda okuduğu yılları hatırlayan yoksa) James Taft Fredette var. Fredette önemli oyuncuların birer birer çekilmesiyle giderek zayıflayan bu draftın en ilginç isimlerinden biri. Önümüzde aynı paralelde bir J.J. Redick vakası bulunurken, Fredette’in NCAA’deki efsanevi oyununu NBA’e ne kadar taşıyabileceği çok önemli bir soru işareti. Ancak son günlerde arkasına medya desteğini de alan Jimmer, piyasasını giderek yükseltmekte. Peki bu yükseliş ne kadar gerçekçi, onu da birlikte inceleyeceğiz.

1989 New York doğumlu bir yarı Mormon olan Jimmy önce annesinin isteğiyle mahalle mektebine, daha sonra da babasının ısrarı üzerine Glens Falls Lisesi’ne devam eder. İlk olarak ESPN tarafından hazırlanan “Liseli Alert: En İyi 75 Liseli Şutör” listesinde yer alarak adını duyuran ve gayet başarılı bir lise kariyeri geçiren Jimmer, buna rağmen basketbol programlarıyla ünlü üniversitelerden teklif alamaz. Aslında kendisi evine birkaç saat uzaklıkta olan Syracuse Üniversitesi’ne katılmak istemekte ve fakat o dönemde Orangemen’in guard kadrosunda bugün NBA’de oynayan Jonny Flynn ve Andy Rautins ile o dönem teknik ekibin bir şey zannettiği Tiki Mayben ve Scoop Jardine bulunmaktadır. Haliyle kibarca reddedilir. Yine de ondaki yeteneği gören yardımcı koç Mike Hopkins, kendisiyle ilgilenmekte olan BYU teknik ekibinden Dave Rice’a haber göndererek “Bu çocuğu alın, bu çocukta iş var” der. BYU kurmayları da onu birkaç defa izledikten sonra tam bursu bastırıp imzayı atarlar.


Earth Worm Jim, son yıllarda üniversiteyi sonuna kadar okumayı tercih eden nadir oyunculardan. Fakat bu tercihin onun popülaritesine ve bugünkü draft stockuna yaptığı katkı çok büyük. Çünkü Brigham Young ile ilk iki senesinde öyle elle tutulur bir başarısı yokken, junior sezonunda 22.1 sayı ve 4.7 asist ortalamaları tutturarak Cougars gibi adı sanı duyulmamış bir takımı NCAA şampiyonasına sokmayı başardı. Ardından ilk turda bir sürpriz daha yaparak Fredette’in 37 sayıyla oynadığı maçta, çift uzatma sonunda Florida’yı elediler ve 17 yıl sonra NCAA turnuvasında 2. tura kalmayı başardılar. Ancak bir sonraki turda daha sonra West Regional finaline kadar gidecek Kansas State’e elenmekten kurtulamadılar. Bu sezonun sonunda yakaladığı popülariteyle Fredette drafta girmeyi planlıyordu ancak mocklarda ilk turun sonlarından öteye gidemediğini görünce kuyruğu kıstırıp son sınıfa devam etmeye karar verdi.

Senior yılı onu NCAA efsaneleri arasına sokan sezona tanıklık etti. 37 maçta tutturduğu 28.9 sayı ortalamasıyla NCAA sayı kralı olurken, takımını da NCAA turnuvasında 20 yıl aradan sonra Sweet 16’e sokmayı başardı. Özellikle BYU’nun ezeli rakibi Utah State’e karşı attığı 47 sayıyla efsaneleşti. Kolej basketbolunun farklı kurumlar tarafından verilen ve kolej basketbolunun MVP ödülü sayılabilecek Wooden Award, Naismith Award, Oscar Robertson Trophy ve Adolph Rupp Trophy Fredette’e gitti. Aynı zamanda Sports Illustrated, CBSSports, Associated Press gibi önemli medya kuruluşları tarafından da yılın basketbolcusu seçilerek tam bir ikon haline geldi. En son Barack Obama’nın bracketını anlatırken kendisi hakkında “Açıkça ülkenin en iyi skoreri” demesiyle popülaritesi arşa değdi. Özellikle Utah civarlarında baba tarafından Mormon olmasının da getirdiği gazla özel bir seyirci kitlesi bile mevcut. Hatta son bir aya kadar 12. sırada Utah tarafından draft edilmesine kesin gözüyle bakılıyordu, ancak şu sıralar mocklarda biraz daha yükselmiş durumda.


Peki bu Jimmer nasıl bir oyuncu? Şimdiye kadar yazılanlardan anladığınız üzere kendisi çok acayip bir skorer. Draft ölçümlerine göre 6-2 (188 cm) boyunda ve 88 kg. Oyun kurucu pozisyonunu oynamasına rağmen ruhu tam bir şutör guard. Burada Redick kıyaslamaları devreye giriyor fakat Redick’ten 5 santimetre daha kısa olduğu için tam olarak 1-2 pozisyonları arasına sıkışmış diyemeyiz, kendisi NBA’de 2 numara oynayamayacak kadar kısa ve atletik açıdan sınırlı. Diğer taraftan iyi bir oyun kurucuda bulunması gereken saha görüşü ve pas yeteneğine Jimmer’da rastlayamıyoruz. Bizim rastlayamıyor olmamız bunların olmadığı anlamına gelmiyor zira kendisi bütün topları genelde kendi kullanmakta, yani oyun kurucu yetenekleri konusunda ne desek yalan. Yine de son sezonunda yakaladığı 4.3 asist/3.5 top kaybı oranı bir point guard için hiç hoş değil. Benim gibi oyun kurucunun zeki, çevik ve Steve Nash gibi olanını seviyorsanız ‘önce kendim atayım’ mantalitesine sahip bir adamı takımınızın dümenine geçirmezsiniz. Fredette’in beyaz olmasından kaynaklanan diğer falsolarının (atletizm, savunma, hız) yanı sıra oyun kuruculuk yeteneklerinin de soru işareti olması onun böylesine sığ bir draftta bile ilk beş sıraya yazılmasını engelliyor.


Madem Jimmer bu kadar eksiği olan bir adam, nasıl oldu da onca ödülü ve popülariteyi kazandı? Bunda en büyük pay sahibi durdurulamayan şutu ve yüksek basketbol zekası. Küçük bir takımda oynamasından mütevellit sürekli ikili ve hatta üçlü sıkıştırmalara, yer yer elle tacizlere maruz kalmasına rağmen bir şekilde kendine şuta kalkacak yarım saniye buluyor ve o yarım saniyenin sonunda genelde takımın hanesine üç sayı daha yazılıyor. Takımın tek skor opsiyonu olarak, rakip savunmalar tamamen ona konsantreyken %40 ile maç başına 3.3 üçlük atıyor bu adam, daha ne olsun! Üstelik bu üçlükler bazen screenden çıkarak, bazen dripling üzeri, bazen set dahilinde spot-up, bazen ise orta sahaya yakın buzzer beaterlar olarak geliyor. Kısacası belirli bir tarzda değil, her yol mubah şutörü Jimmer. Aynı zamanda rakiplerinden kurtulmayı çok iyi başarıyor. Hızlı veya delici bir oyuncu değil ancak oldukça çabuk ve top elindeyken rakiplerini geçmek gibi bir derdi olmadığından, çok başarılı olduğu crossover ve hesitation hareketleriyle her seferinde kendine şut atacak bir pencere buluyor. Savunmacılarıyla ilişkisi Road Runner-Coyote ilişkisi gibi, şut atacağını biliyorsunuz ama kurduğunuz her tuzağa rağmen o şutu atmayı başarıyor. Ayrıca yer yer aşırı yakın savunanları aldatarak içeri girip de bitirebiliyor, bu bitirişlerde özellikle parmak ucu hassasiyeti dikkat çekici. Şut formu çok temiz, topu yükseldikten sonra ve çabuk çıkarıyor elinden. Bu da şutunun durdurulmasını zorlaştırıyor.


Son söz olarak Fredette’in kariyeri hakkında bir öngörü yapmayı deneyecek olursak, ben onun NCAA’deki sürükleyici skorer rolüne NBA’de bürünebileceğini zannetmiyorum. Bir takımın ilk 5 oyun kurucusu olacaksa, o takımın bu mevki üzerinden dönen bir sistemi olmamalı. Mesela Lakers veya Heat gibi takımlarda çok önemli bir tamamlayıcı rol oynayabilir. Diğer taraftan NBA’deki her takım için çok kritik bir bench oyuncusu olma ihtimali var. Hafızalarımızdaki en taze örnek olarak, J.J. Barea tarzı bir yedek skorer rolüne bürünürse çok faydalı olabilir. Kenardan gelerek 40 attığı ya da bir çeyrekte 20 atarak maç çevirdiği zamanlar olabilir, altıncı adam ödülleri alabilir. Bunların olmaması için en büyük engel savunması. Eğer NBA’de 25-30 dakika süre almak istiyorsa savunmasını geliştirmek zorunda, BYU’daki haliyle devam edemez. Onun hakkında ‘salondan çıkmaz, iyi çalışır’ yorumları yapılıyor. Umarım eksiklerini kapatır ve biz de böylesine heyecan verici bir oyuncuyu doyasıya seyredebiliriz.

Mert KASAPOĞLU

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *