Young Folks 2011: Brandon KNIGHT

Kentucky, Fr.
6′ 3”, PG/SG
Coral Springs, Florida (1991)

Brandon Knight’ı ilk kez daha ziyade Enes Kanter için ayakta olduğum bir Hoop Summit gecesinde izlemiştim. O gün itibarıyla rivals.com listesinde hem Kyrie Irving’in, hem de Harrison Barnes’ın üzerinde bulunuyordu. Doğrusu kendisinden oyun kuruculuk namına pek bir şey göremediğim gibi, pota altında Jared Sullinger gibi bir topçu varken ısrarla takımı satmasıyla bir antipatimi kazanmıştı. Kanıtları blog arşivinde var. Tık!

O gün acı konuşup “maçın boku” seçtiğim adamı sezon ilerledikçe tutmaya başladım aslında. Benim nazarımdaki değer artışının aksine, tahtalarda adı sezon ilerledikçe ve makyaj aktıkça aşağılara inmeye başladı. Neydi bunun sebepleri?


Brandon’ın mezun olduğu okul Florida’da akademik açıdan kalbur üstü sayılabilecek bir özel lise olarak anılagelen Pine Crest. Gerçi ben araştırdığımda önemli mezunları arasında, Mariah Carey’ye benzerliği üzerinden prim yapmaya çalışan -hatta bu yüzden bir ara mahkemeye çıkmış- porno yıldızı Mary Carey falan gözüme çarptı. Sasha Grey porno yıldızlarına bakışımızı değiştirmiş bir abla ama yine de bilemiyorum. Her neyse, sonuç olarak her eyalette en az birer tane olan ve yetenekli gençlerin toplandığı tarzda basketbol kültürü gelişmiş liselerden biri değil bu. Burada tamamen ‘at abinin kıllı göğsüne’ sistemini sahaya koyduğu sezonlarda 33 sayı, 9 rebound, 4 asist gibi lise düzeyinde olsa da etkileyici istatistikler yakaladı. Fakat katıldığı kampları bir kenara koyarsak, yıl boyunca oyunu öğrenme misyonunu yalnız başına yerine getirmek durumundaydı. Murat Murathanoğlu da bize katılacaktır ki, böyle bir oyuncunun yapacağı en iyi seçimlerden biri değildi John Calipari’nin koleji Kentucky’ye gitmek. Fakat bu seçimin hızlı bir getirisi de vardı. Birçok gözlemci refleks olarak koçun Derrick Rose, Tyreke Evans ve John Wall şeklinde devam eden oyun kurucu zincirine son halka olarak eklenen Knight’a farklı bir gözle bakıyordu. Bu sayede listelerde bir süre daha ilk üçten aşağıyı görmedi. Ta ki geçtiğimiz Kasım ayındaki Maui Invitational’a kadar…

Bu saygın turnuva sona erdiğinde ülkede tek bir isim konuşuluyordu: Kemba Walker. Tek başına takımına şampiyonluğu getirirken, tavanının kendisininkiden yüksek olduğu söylenen Knight’ı da net biçimde sahadan siliyordu. 3/15 şut isabeti ve 5 top kaybı. Fakat Knight’ın henüz dibi gördüğü söylenemezdi. Maui’den döndükten sonra da Kentucky’yi alışılmışın dışında zorlu bir konferans dışı fikstür bekliyordu ve bir Calipari takımının direksiyonunda oturmanın, Pine Crest günleriyle kıyas kabul etmediğini zor yoldan tecrübe ediyordu. İlk yedi maç sonunda top kaybı sayısı arşa yükselmişti (maç başına 4.7), oyun kuruculuk testinde açıkça sınıfta kalmıştı. Topu iyi paylaşamıyordu, çevresindekileri oyuna dahil etmek yerine çembere kötü seçilmiş şutlar yolluyordu ve saha görüşü de tartışmaya açıktı. Atletik olarak Wall ya da Rose’un klasmanında olmadığı zaten açıktı, ancak fiziğini de Evans’ın kullandığı ölçüde kullanmaktan çok uzaktı. NBA’de Reke düzeyinde bir combo guard olmak için ihtiyacı olan patlayıcılıktan da yoksundu. Bazen iyi şut performansları oluyordu ama içeri penetre etmekte pek istekli olmadığından tek yönlü bir hücumu olduğunu söylemek büyük haksızlık olmazdı. ESPN’in Chad Ford, David Thorpe ve Fran Fraschilla’dan oluşma Kurtlar Konseyi, yeni yılın başında kararı vermişti: “Most overrated player on our board!”


Fakat zamanla Coach Cal’in Vance Walberg’den çorduğu dribble-drive motion offense ile savaşında önemli yol katetti ve top kayıplarını kabul edilebilir düzeye çekip, şut ritmini bulduğu gecelerde epik performanslar sergilemeye başladı. Calipari’nin bu sistemiyle ilgili şurada gayet bilgilendirici bir yazı var. Görüleceği üzere Knight için ideal olmaktan uzak. (Rajon Rondo da dahil yukarıda ismini andığım tüm Calipari oyun kurucularının ekmeğine yağ süren bir düzen bilakis.) Alışkanlık olarak en iyi liselilerden 3-4 tanesini getirip, bunları bir sezon sonrasında NBA’e gelin yollayan Calipari’nin oyun kurucuları için bir zorluğu daha oluyor. Walker’ın çevresinde daha kötü oyuncular bulunmasına rağmen, Knight’a oranla topu daha fazla paylaştığı ve sonunda Kentucky’yi alt ettiği söyleniyor. Ancak Knight’ın topu paylaştığında, tıpkı kendisi gibi sisteme yeni yeni uyum sağlamaya çalışan birinci sınıf oyuncuları olduğu unutulmamalı. (Wall bu sistemdeki tek senesinde maç başına 4.0 top kaybıyla oynadı, felaket başlangıcına rağmen Knight’ın sezon ortalaması 3.2 idi.) Nitekim Terrence Jones’un sezonun ikinci yarısında nasıl ortadan kaybolduğunu hatırlıyoruz. Bir başka çaylak oyuncu Doron Lamb de ancak turnuva zamanı katkı vermeye başlayabilmişti.

Video: Brandon Knight Draft Combine Interview

Bu saydıklarım Knight’ı tam anlamıyla temize çıkaracak argümanlar değil. Böyle bir gizli amacım olmadığını da peşinen söyleyeyim. Zira bana kalırsa ortalama bir draft sınıfında lotaryanın ancak ikinci yarısında kendisine yer bulabilecek, iyimser bir Top 10 hedefi içinde olabilecek bir adam. Bugünse kendisini üçüncü sıradan seçme ihtimali -anlaşıldığı üzere- hayli yüksek olan Utah’ı fazla suçlayamıyorum. Kevin O’Connor’ın hem #3 hem de #12 için tercihleri büyük merak konusu, bunları sonra irdeleriz. Ancak Jefferson-Favors ikilisine güvenip oyun kurucu seçmeyi tercih edeceklerse -ki yeniden yapılanmaları daha süreceğe benziyor ve 2012 sınıfı uzun ağırlıklı- Knight’a gitmeleri bence doğru olan… Devin Harris ile bir yere gidemeyecekleri ortada ve yeni oyun kurucularını da ancak Deron Williams’ta olduğu gibi draft kanalıyla alabileceklerinin farkındalar. Üçüncü senesinde ne kadar yürekli bir oyuncu olduğunu gösteren, patlayıcı ve ilk günden itibaren katkı sağlama ihtimali olan Walker’ın ortaya atılmasını anlıyorum. Fakat Walker-Knight seçimini ‘proven or potential’ boyutuna indirgemek bence çok makul değil. Zira Walker’ın da oyununu NBA basketboluna tercüme edebileceği hususunda ispatlaması gereken çok şey var. Fiziksel dezavantajlarıyla oyun stilini harmanlayınca, onun sahip olduğu yetilerle NBA’de hayatta kalabilen son oyuncunun Allen Iverson olduğunu görüyoruz. Biraz özel bir oyuncuydu kendisi, takdir edersiniz ki. Ve ancak gerekli şartlar sağlandığı zaman yararlı bir parça olabildi. Şanı Büyük Kemba Paşa konusunda çok umutlu olmadığım gibi, Utah’ın durumuna özel olarak inecek olursak da sahada C.J. Miles’ın rolünü belki bir adım öteye taşıyabilecek Walker’ı seçmektense, yatırım yapıp orta vadede Harris’ten çok daha verimli bir oyun kurucuya evrilme şansı olan Knight zarını atmak daha mantıklı. Ve kamuoyuna yansıtılandan daha az risk taşıyor bana kalırsa. (Ben çok istisnai durumlar dışında, boştaki en iyi oyuncuyu alma yöntemine daha yakın durduğumdan büyük ihtimalle Enes’i seçerdim ama.)


Knight hakkında yazarken Walker’dan bahsetmemek çok kolay değil. Son olarak da Walker-Fredette kapışmasının yaşandığı Utah workoutu üzerine tesislere gelen Knight’ın onlarla bire bir oynamaktansa yeteneklerini bir sandalye etrafında sergilemesi eleştirildi. Çıkışta da “Bana Kyrie’yi getirin, bu sınıfta karşısına çıkacağım tek adam o” demesi… Son kısmı eğer tepeden bakan bir ifadeyle söylediyse savunulacak yanı yok elbette. Biraz maç bitiminde hakemleri etkilemek için kolllarını kaldıran boksör psikolojisi belki… Ancak genel işleyiş biraz bunu gerektiriyor. Örneğin Irving kimsenin karşısına çıkmayacak 23 Haziran gününe kadar. Zaten sadece Cleveland için sahaya inecek. Daha önce de #1 olacağının garantisini alan birçok gencin yaptığı gibi. Knight da büyük ölçüde 3. numaradan seçilmeyi bekliyor ve Irving haricinde kimin karşısına çıkarsa çıksın, bu onun değerini yükseltmeyecek. Ayrıca karşısında iki maçta 9/38 şut soktuğu bir adamla oynamaktan korktuğu için de suçlanamaz zaten. Birisi halen bu oyunun alfabesini öğrenmeye çalışan bir hazırlık talebesi, diğeriyse Connecticut’la geçirdiği üç sene sonunda gelişim eğrisinde hayli ilerlemiş bir kadayıf…

Daha önce 6-4 gösterilirken ölçümlerde biraz daha düşük çıktı. Ancak gerek boyu, gerekse de kanat genişliği ile fizikli guardların son dönem temsilcilerinden Deron’ı falan solluyor. Arşivlere göz gezdirildiğinde ölçümlerinin Jason Terry’nin verdikleriyle bire bir uyuştukları fark ediliyor. Bunun üzerine Jonathan Givony başta birçok otorite de onun kariyerinin JT’ninkine benzer bir grafik çizip çizemeyeceğini sorgulamaya başladı. Fiziğini oyun kurucularla kıyaslayıp bir avantaj olarak hanesine yazıyor olsak da, söz konusu isimlerin hiçbiriyle boy ölçüşemeyeceği bazı alanlar olduğunu vurgulamak gerek.


Bunların başında top hakimiyeti geliyor. Yukarıda içeriyi zorlamaktan imtina ettiğini söylemiştim. (Yarı sahada topla beş buluşmasının sadece birinde çembere gidiyor ve bu oranla 2011 oyun kurucu sınıfında sondan üçüncü sırada.) Bu eğilim uzunların arasında etkinlik gösterememesinden kaynaklanmıyor pek de. Asıl sorun trafiğe girdiğinde topun kontrolünü korumakta çoğu zaman zorlanması. Hele karşısına çıkan bütün oyuncular, sol elinin tahta olduğunu öğrenmişken… Brandon perdeden çıkıp şut sokuyor, köşelerde ayağını kurup şut sokuyor, isolation oynayıp yine şut sokuyor. Bunlar güzel şeyler. Ancak Calipari sisteminde içeriyi delemeyen bir guardın sadece bunlarla iyi izlenim vermesi mümkün olmuyor. NBA’de doğru takıma giderse işler bu kadar kötü gitmeyebilir. Sola penetrelerini bir noktaya kadar geliştirmesi ise bunun için olmazsa olmaz.

“Brandon would most like to be able to multi-task efficiently.”

Bu adamı al, üç sene meslek öğret ve yeni bir Chauncey Billups çıkmasını ümit et. Sabret, hatırlamalısın ki Chauncey için de ilk yıllar hiç kolay olmadı. Elemanın iş etiğinin yüksek olduğu ortada. Çaylak sezonunda uzun bir dönem bocalamasına rağmen mücadeleden hiç geri durmadı, örnekse Josh Selby gibi pes etmedi. Zeki bir çocuk gibi gözüküyor, yukarıdaki alıntıdan da göreceğiniz üzere acayip ilgi alanları var. Bugüne kadar çevresinde öğretici bir koç olmadığını hesaba katarsak, Aralık ayında 20 yaşına basacak bu derecede bir potansiyelin böyle düşük kalitedeki bir sınıfta ses getirmesi çok ilginç durmuyor. Üçüncü sıradan daha iyisinin bulunabileceğine katılıyorum ama doğru ellerde bu sınıfın en iyi 4-5 oyuncusundan birine dönüşmesi beni şaşırtmaz. (Jerry Sloan bırakmasaydı iyiydi.) Kötü ihtimalde ise birçoklarının beklediği gibi zamanla shooting guard pozisyonuna kayar, ancak orada bile uzun vadede Black Kemba’dan daha kötü iş çıkaracağını garanti edemezsiniz.

“Ali Demir’den aldığım bilgiler beni tatmin etti.”

Kimseyi tanımadım ben senden daha güzel: Chauncey Billups, Jrue Holiday, Rodney Stuckey
Tepegöz: #3, Utah

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *