Young Folks 2011: Bebelere Balon, İkizlere Takke

Kansas, Jr.
6′ 9″, PF
Philadelphia, Pennsylvania (1989)

Turnuvanın ikinci turunda Northern Iowa’ya elenen Jayhawks beşinden üç isim ayrıldı geçen yaz. Cole Aldrich ve Xavier Henry draft edildi. Sherron Collins seçilmedi, ama Charlotte’tan kontratı kaptı. Fakat 20 maçta toplam 66 dakika süre bulabilince gözünü bizim taraflara çevirdi, Khalid El-Amin’in sezonu kapatmasının ardından point guard arayan Rytas’a attı kapağı. Gelecek sezon kadroda olacak mı bilmiyorum ama konumuz da bu değil zaten. Kansas yazın üç starterını birden kaybedince -üzerine bir de liseden 2010 sınıfının en iyilerinden etiketiyle gelen Josh Selby fos çıkınca- takımın tüm yükü Morris Kardeşler’in omuzlarına bindi. Bir önceki sene de ilk beş çıkıp önemli süreler alan Marcus’un işi nispeten daha kolaydı belki ama Markieff’in bu yıl içinde gösterdiği gelişim ve el birliğiyle Kansas’ı turnuvaya tekrar seribaşı olarak sokmaları takdiri hak ediyor.

Draftteki uzunlar arasında hücumsal açıdan en kaliteli kumaşlardan birine sahip Marcus (Bir diğeri burada.) Kolejdeki ilk yıllarının aksine elini taşın altına sokması gerekti bu yıl ve ne kadar farklı silahı olduğunu gösterdi. Yayın içinden harika şut atıyor, üçlüğü de yavaş yavaş eklemeye başladı oyununa (bu yıl 38 maçta %34.2 ile 26 isabet). Çoğu uzunun aksine sadece sabit şutör değil, hareketli olarak da atabiliyor. Vücudunu iyi kontrol ediyor, sırtı dönük oyunu da çok etkili dolayısıyla. Post up hareketlerinden sonra geriye çekilerek attığı şutlarda biraz fazla zıpladığından şut biraz garip çıkıyor, ama sokuyor. Selçuk Ormancı’nın o ünlü sözünü hatırlayacaktır herkes: “Sokan her zaman haklıdır.” Alçak post oyununu NBA’e taşırken, fiziği nedeniyle karşılaşabileceği sorunlara ileride değinmek şartıyla bu yönüne de bir artı koyuyoruz. Elleri yumuşak, top hakimiyeti iyi. Ayakları yavaş uzunu yakalarsa potaya kadar rahat gidebiliyor, fakat kollarının kısalığından dolayı buraya da ufak bir soru işareti koyuyoruz.

Markieff ise kardeşine kıyasla biraz daha sınırlı bir hücumcu. Geçen yaz geliştirdiği şutunu bir düzene oturtmuş görünüyor, hatta yayın gerisinden daha yüzdeli atıyor Marcus’a göre (bu yıl 38 maçta .424 ile 25 isabet). Yayın içinde ya da dışında farketmez, boş bırakmaya gelmez. Pota altında Marcus’tan daha iyi bir bitirici. Ama Marcus potaya yüklenebilirken, Markieff biraz daha oyun kurucunun eline bakıyor. İkisi arasındaki en büyük fark ise sırtı dönük oyunları. Markieff oldukça kısıtlı o noktada, özel bir hareketi yok. Gücüyle itebildiğini itiyor, itemezse topun elinden çıkmasında yarar var. Kısacası Marcus bire bir kaldığı pozisyonlarda daha üretken, Markieff ise kendisini iyi besleyecek bir guarda ihtiyaç duyuyor. Ama dış şutları istikrarlı bir şekilde sokması kritik, iyi bir pick-and-roll oyuncusu olabilir. Ayrıca son yıl içerisinde gösterdiği gelişim ümit verici, aynı hızda devam ederse eksiklerini gidereceğinden şüphem yok.

İkisinin de topla oynama sürelerindeki artışa doğru şutları seçmeye devam ederek gösterdikleri reaksiyon aşağıda:

Marcus yumuşak elli ama üst düzey bir pasör değil. Alçak post oyunlarından dışarı çıkarabilecek kadar pasörlüğü. Markieff’te o kadarı da yok gibi. Topla arası daha iyi olan Marcus. Markieff’in top kayıpları sıkıntı yaratabiliyor, kesinlikle üzerine eğilmesi gereken bir konu.

Savunmaya geçmeden önce ölçümlere değinelim. İkisi de 6′ 9″ ölçülmüş ama Markieff 1-1.5 santimetre daha uzun. Tabii her power forward selvi boylu olmuyor, 2.05-2.06 da sıkıntılı bir sınırda. O boyda gayet rahat dört numara oynayan isimler var tabii ligde… David Lee, David West de drafte girerken 6′ 9″ ölçülmüş mesela. Ama asıl sorun, David West 2.24 wingspane sahipken Marcus Morris’inkinin sadece 2.08 olması. DX arşivlerine göre ilk turda seçilen uzunlar arasında en kısa kanat açıklığına sahip oyunculardan biri. Zaten çok uzun olmayan boyunun üzerine bir de böyle önemli bir dezavantaj binince, o yukarıda koyduğumuz soru işaretleri kafa kurcalıyor. Kolejde üstün fizikli oyunculara çok sık denk gelmediğinden enerjisiyle bu zaafını kapatabiliyordu Marcus. Fakat NBA’de karşısına çıkacak uzun dallar pota altı bitiriciliğini etkileyecektir. Ayrıca sırtı dönük oyunda da etkili olabilmek için kendisinden uzun oyunculara karşı vücudunu kalkan olarak kullanmayı çok daha iyi öğrenmesi lazım. Aksi takdirde, çok da iyi bir atlet olmadığı için savunulması kolay bir oyuncu olarak kalır.

Markieff’in kanat açıklığı da birkaç santim daha fazla, artı Marcus’a göre daha geniş bir oyuncu. Artı daha atletik. Bu yüzden benzer sıkıntıları daha az yaşayacaktır.

Şimdi işin savunma kısmına geçebiliriz. Marcus’un fiziği dört numaraları savunmada problem, ama bu sorunla bir şekilde başa çıkması gerekiyor. Kendisi üç numara oynayabileceğini iddia etse de ayakları çok hızlı değilken NBA’de o pozisyonda süre bulması çok zor görünüyor. Kolejde enerjisi ve sertliğiyle savunmada yaşadığı problemleri atlattı, bir üst seviyede de bu şekilde başa çıkmaya çalışacaktır. Zaten kendi adamını savunmak için bu kadar enerji harcarken arka alan oyuncularının içeride onun varlığına güvenmesi gerek. Kafaya koyduğunda iyi ribaund alıyor, ama biraz da kendini üç numara olarak gördüğünden olsa gerek ortalama bir ribaundcudan fazlası olamadı Kansas’ta. Artık ne kadar ekmek o kadar köfte, o ribaundlar a-lı-na-cak Marcus!

Markieff’in ağır bastığı nokta ise savunma. Marcus’a göre çok daha iyi bir ribaundcu ve blokçu. Bire birde nasıl savunma yapcağını iyi biliyor, aklı ve sertliğiyle kapatıyor açıklarını. Acayip bir fiziği olmamasına rağmen blok tehdidi yarattığı için yardım savunmalarında da gayet etkili. Marcus’un savunmada çekeceği sıkıntıları o çekmeyecektir. Ekmeğini nerden çıkaracağının farkında, ribaundları kesinlikle bırakmıyor.

Resmin tamamına baktığımızda, Marcus gelişimini tamamlamaya yakın, NBA’e daha hazır olan, direkt katkı vermesi beklenebilecek taraf. Can Biran’’ın Nisan-Mayıs ayları diye tanımladığı anlarda da eline daha rahat güvenebilirsiniz.

Markieff ise son sezon gösterdiği gelişimi devam ettirmesi halinde kardeşinden daha verimli bir oyuncuya dönüşebilir uzun vadede. Şu anda savunma konusunda çok sıkıntısı yok, ama hücumunda geliştirmesi gereken yönler var kesinlikle. Çalışkan çocuk, yatacağını sanmıyorum. Eller titrerken sorumluluk alacak düzeyde değil henüz, Virginia Commonwealth’e elendikleri maçta da en büyük sıkıntısı olan top kayıpları yine büyük sorun yaratmıştı.

Marcus ‘lağıripik’ olacak gibi görünüyor. 8. sıradan Pistons için kötü bir seçim olmaz aslında, Greg & Marcus güzel ikili olur, ama daha kaliteli oyuncular hala tabloda olabilir o sırada. Hala Kwame Brown’ın falan oynadığı Bobcats pota altına da hemen katkı verebilecek bir topçu güzel olur.

Markieff o kadar yukarı tırmanmaz, ama 20. sıranın altına düşmez. 16’dan Sixers pas geçerse, Washington ya da Charlotte olası duraklar. E ikizlere takkeyi taksın o zaman Jordan ya…

2 thoughts on “Young Folks 2011: Bebelere Balon, İkizlere Takke”

  1. "Marcus 'lağıripik' olacak gibi görünüyor. 8. sıradan Pistons için kötü bir seçim olmaz aslında, Greg & Marcus güzel ikili olur, ama daha kaliteli oyuncular hala tabloda olabilir o sırada."
    *
    Elde Jerebko ve C-Vill varken Marcus'u seçmemeli Dumars. İkinci Milicic olmasından korktuğum Biyombo'ya da mesafeliyim. Geriye -ne yazık ki- Tristan kalıyor. Arnie Kander bu yaz biraz ekstra mesai yapar, Tristan'ı seçersek.
    #pistons#

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *