Brave New World – Tier II

5. Brezilya (Grup B)

Marcelo Huertas, Nezinho dos Santos, Raul Neto, Leandro Barbosa, Marcelinho Machado, Alex Garcia, Marcus Vinicius, Anderson Varejao, Guilherme Giovannoni, Murilo Becker, Tiago Splitter, Joao Paulo Batista.

6. Rusya (Grup C)

Viktor Khryapa, Andrey Vorontsevich, Sergey Monya, Alexey Zhukanenko, Alexander Kaun, Timothy Mozgov, Anton Ponkrashov, Evgeny Kolesnikov, Sergey Bykov, Evgeny Voronov, Vitaly Fridzon, Dmitri Khvostov.


7. Arjantin (Grup A)

Türkiye’ye Manu Ginobili’den yoksun gelen Arjantin’e biraz fazla iltimas tanındığını düşünüyorum. Bunda Arjantin’in, FIBA basketbolundan uzak Amerikalı yazarların ilk beşindeki tüm isimleri zorlanmadan sayabildikleri az takımdan biri olması da bir rol oynamış olabilir. Geçen hafta içerisinde yedinci sırada konumlandırdığım Arjantin’i, Ankara’da izledikten sonra üçüncü katman takımları arasına koymanın daha doğru olduğunu düşünmüştüm. Andres Nocioni’nin şampiyonada yer almayacağının kesinleşmesi de bu yeni algımın perçinlenmesine hizmet etti diyebilirim.

Sergio Hernandez beğendiğim çalıştırıcılardan. İşini gerektiği kadar iyi yapıyor ve Arjantin basketbolunun temel oyun yapısını bu takıma da başarıyla uygulatıyor. Bu alanda Pablo Prigioni gibi bir oyun kurucunun varlığı da onun elini güçlendiriyor, kabul etmek gerekir ki… 2002’de altın madalyası gasp edilen o Arjantin takımının oyun kurucu bölgesinde Pepe Sanchez ve Alejandro Montecchia bulunuyordu. Ettore Messina altında geçtiğimiz seneyi çok olumlu geçirmese de Prigioni’nin, Sanchez’in emekliliği ardından onun rolüne gayet iyi oturduğunu söyleyebiliriz. (Paolo Quinteros, yeni Montecchia olabilir mi?) Özellikle Prigioni-Scola üzerinden oynanan pick-and-roll basketbolu, hücumları oturduğu zaman dünya üzerindeki en iyi basketbolu oynayan takımlar oluşturmakla ünlü Arjantin’in birincil sayıya gidiş planlarından. Luis Scola’yı kullanma yönünde takım arkadaşları ekstra bir çaba gösterirse, Scola’nın her maçta 20 sayı atmaması için pek bir sebep göremiyorum.


Takımın en büyük problemi ise derinlik yoksunluğu. Pota altında ilk beş oyuncusu Fabricio Oberto bile birkaç senedir doğru dürüst oynama şansı bulamazken ve dolayısıyla eskisi kadar güven arz etmezken, kenarda veteranlar liginden çağrılmış gibi gözüken bir pehlivan, içeriye girmektense 9.5 metreden şutlar göndermeyi tercih eden bir Arjantin yerlisi takımın uzun rotasyonunu oluşturuyor neredeyse. Bu yaz büyük fedakarlıklarla kendisini aday kadroya dahil eden, ancak kariyerini tehlikeye atmayı göze almasına rağmen olduramayan Nocioni’nin yokluğunda ilk beşin de eskisi kadar parlak gözükmediğini söyleyebiliriz. Sanırım Estudiantes’ten tanıdığımız Hernan Jasen ondan boşalan yeri dolduracaktır. Yine bu eksiklikle Carlos Delfino’nun umarsızca şut yollamak için yeterli ortamı bulacağını tahmin edebiliriz ki bu her zaman olumlu sonuçlar vermez. Prigioni onu kontrol altında tutmaya çalışacak fakat hem bu göründüğü kadar kolay bir iş değil, hem de Arjantin bir bakıma Delfino’nun o ‘kamikaze’ oyun stiliyle fark yaratmasına ihtiyaç duyuyor.

Meramımı anlatabildim sanıyorum. Bu listede yedinci sırada olmasına da aldanmayın zira Ağustos ortasındaki sıralamaya sadık kaldım söylediğim gibi. Nocioni’nin sakatlığı sonrası elde kalan 12 ise şöyle: Pablo Prigioni, Luis Cequeira, Carlos Delfino, Paolo Quinteros, Hernan Jasen, Federico Kammerichs, Marcos Mata, Luis Scola, Leonardo Gutierrez, Fabricio Oberto, Juan Gutierrez, Roman Gonzalez.


8. Hırvatistan (Grup B)

Okuduğum kaynaklarda Hırvatistan’a benim kadar değer veren bir ikinci yazara rastlamadım. Birkaç kötü prova vermiş olabilirler, genelde kötü bir grafik çizen Rusya’ya iki maçta da yenilmeleri etkili olmuş olabilir mesela. Fakat hazırlık maçlarını hiçbir zaman ciddi bir veri olarak tanımlamamışımdır. Önümde duran kadro beni heyecanlandırıyor, takımın bu oyuncularla doğru kimyayı yakalayabildiğini de defalarca gördük ve Polonya’daki başarısızlığın sorumlusu olarak gözüken teknik adam-oyuncu anlaşmazlıkları Jasmin Repesa’nın gönderilmesiyle ortadan kalkmış gibi gözüküyor. Yerinde oyunculuğunu da hayranlıkla izlediğim Josip Vrankovic olacak bu turnuvada.

Geçen seneyi ‘başarısızlık’ olarak nitelendiriyoruz fakat takım göz alıcı olmaktan uzak olan ve beklentileri karşılayamayan oyununa rağmen turnuvayı altıncı sırada bitirmeyi becerebilmişti günün sonunda. O kadroya baktığımda Mario Kasun’u vazgeçilmez isimlerden biri olarak görüyordum ama onun yokluğunda geçen seneyi harika geçiren ve sene sonunda Darjus Lavrinovic’i benche hapseden Ante Tomic fazlasıyla güven veriyor. Zaten benim vazgeçilmez gördüğüm Kasun’a, ne yazık ki Repesa aynı değeri vermemiş ve kritik maçlarda 10-12 dakikalık oynama sürelerini aşamamıştı. Coach değişikliğine karşın milli takımdan emekli olma kararındaki ısrarını anlayabiliyorum aslan parçasının. Pota altında 2.10 metre üzerinde dört oyuncu olsa da nicelikteki bu zenginlik, kaliteye aynı oranda yansımamış durumda. Moda tabirle ifade etmek gerekirse: “Kresimir Loncar hiçbir özelliği olmayan bir oyuncu. Bugün Bank Asya Ligi’nde bunun gibi çok oyuncu bulursun Ersin.” Hakikaten de pek güvenmediğim bir isimdir. Luka Zoric de faul problemleri nedeniyle süre bulacak olursa, bunun hakkını ne kadar verebilir emin değilim. Sanki Tomic gibi tecrübesiz sayılabilecek bir oyuncu arkasına Stanko Barac ve Sandro Nicevic gibi oyuncular daha iyi gidermiş.


Tomic’in varlığı ortayı kapatma konusunda çok kritik olacak. Amerikan takımının Tomic’i kiminle tutabileceğini bilmiyorum, büyük zorluk yaşayacaklardır. Zira 4 numarada da Iguodala-Gay gibi çakma power forvetlerle savunmayı ancak hayal edebilecekleri, Avrupa’nın skor anlamında en efektif oyuncularından Marko Banic olacak. Birkaç sene öncesine kadar tamamen perde üzerinden dış oyuncularına şut imkanı yaratma üzerine temellendirdikleri bir hücum anlayışları varken, artık pota altında da silahları olacak. Özellikle 2 numaradaki combo guardların etkisiyle yumuşayan takım savunması için, Polonya’da yer almayan genç yetenek Bojan Bogdanovic ve izlemekten en çok keyif aldığım oyunculardan Marko Tomas’ın varlıkları çok anlamlı. Roko Ukic geçen sezon Fenerbahçe Ülker formasıyla savunmada da standart üstü bir performans ortaya koymuştu, fakat yarı final için kapışacakları takımlar arasında fizikli oyun kurucular dikkat çekiyor. Burada turnuvanın sonunu getirebilecek kadar sağlıklı bir Zoran Planinic de Hırvatistan için önemli bir ihtiyaç olacak…

Turnuva öncesi takımları sıralayıp, Hırvatistan’ı 14. sıraya koyanlar var. İnanamadım Haşmet: Roko Ukic, Davor Kus, Marko Popovic, Bojan Bogdanovic, Rok Stipcevic, Marko Tomas, Zoran Planinic, Ante Tomic, Kresimir Loncar, Marko Banic, Luka Zoric, Luksa Andric.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *