DESTEK?


En büyük kupanın da gözyaşları arasında sahibini bulmasının ardından Euro ’08 ateşini iyiden iyiye hissetmeye başladık. “Aday kadroda kimler olacak, kimler olmayacak?” sorusunun cevabını aradık önce. Nuri Şahin, Ümit Karan, Mehmet Topuz, Fatih Tekke gibi isimlerin bu kadroda yer bulamayışı bakış açısıyla ilintili olarak zihinlerde soru işaretlerine yol açtı. Ancak Türk milleti olarak bu ve benzeri durumlarda istisnasız olarak devreye giren karakterimiz ortaya çıktı ve birkaç ‘çatlak’ ses dışında kenetlendik “Fatih Terim ve 27 Aslanı” etrafında. Eleştiriler ise her zamanki gibi “Şiddeti artacak!” notuyla birlikte turnuva sonrasına ertelendi. Bu yaklaşım çok sağlıklı görünmemekle birlikte, yıllardır ulusal takımlarımız için büyük avantaj oluşturdu bana kalırsa. Ancak gelecek bir mağlubiyetin ardından zihinlerin arkasına itilen o soru işaretleri gün yüzüne çıkacaktır yavaş yavaş.

Fatih Terim’i bekleyen ilk görev 27 olan aslan sayısını 23’e düşürmek. İlk hazırlık olan Slovakya maçı da bu amaca hizmet etti. Bazı oyuncular son şanslarını kullandılar belki de. İyi kullananlar da oldu bu son şansı. Örnekse; Kazım Kazım(!). Gökhan Gönül’ün sakatlığı hiç istemediği bir şekilde de olsa görevinde yardımcı oldu Terim’e. Servet’in sakatlık durumunun ciddiyeti bilinmez, ancak Tümer, Ayhan, İbrahim, Emre Güngör gibi isimler takımdan kesilme korkusunu ciddi bir biçimde yaşıyorlardır şu günlerde tahminimce. Mevlüt’ün gönderilebileceği de konuşulmuyor değil, ancak kadroda sadece 4 forvet görülüyor, Tuncay ve Kazım’ın kanatta değerlendirileceği düşünülünce. Bunlar arasında sırtı dönük oynayabilecek oyuncu olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu, Fatih Terim’in antrenmanlarda verdiği 4-3-2-1 sinyalleri ise tamamen ayrı bir hikaye. Açıkçası kadronun aldığı hal, Kazım’a verilen rol bu sinyallerin çok da yanıltıcı olmadığının göstergesi. Fakat o formasyondaki ‘1’i zor günlerin beklediği ortada.


Maç özeline inme konusunda çok istekli değilim esasen. Çok acemice yapılmış iki penaltı ve sonucunda yenmiş iki gol var. Ancak bu penaltıların gelişimine dikkat etmemiz lazım. İkinci penaltı, Gökhan Zan’ın bulunduğu bir savunma hattından beklenir bir gaflet anının sonucu belki ama ilk penaltı gafletle açıklanacak gibi değil. Rakibin tek forveti olan Luis Suarez’in her istediğinde defansımızın arkasına sarkabilmesi hiç hoş bir görüntü değil. Kabul, Suarez’i Ajax’a getiren de bu özelliği ama Cristiano Ronaldo, Simao Sabrosa, Nani, Ricardo Quaresma, hatta Hugo Almeida gibi oyuncuların olduğu Portekiz karşısında savunmamızın ne durumlara düşeceğini öngörmek zor değil.

Savunmamızın bu kadar kötü görünmesinin bir diğer sebebi de Mehmet Aurelio’nun yerinin Mehmet Topal’a verilmesiydi muhtemelen. Zira bizim şampiyonada ilerlememiz, savunma oyuncularının yükünü takımın diğer elemanlarına ne ölçüde aktarabileceğimizden geçecek. Formsuz bir Emre Belözoğlu, Gökhan Gönül’ün sakatlığı sonrası sağ beke hapsolması olası Hamit ve Milli Takım’a seçilmenin ve beklentilerin sarhoşluğu içerisindeki Mehmet Topal’la bunu ne kadar başarabileceğimizi göreceğiz. Tuncay-Arda-Yıldıray-Kazım-Tümer oyuncu grubundan üçünün aynı anda forma giydiği hiçbir maçın kolay geçeceğini sanmıyorum bizim adımıza.

Her şeye rağmen Milli Takım’ın yararına olacağına inanılıyorsa bugün için sorgulamadan arkasındayız tüm kafilenin. Moda tabirle: “Hep destek, tam destek”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *