Gönül Yarası

Cumartesi sabahı erken kalkmaktan nefret ediyorum fakat yarın batug.com ekibi olarak “Yenilsen de Yensen de” çıkarması yapmamız istendi. Bu yüzdendir ki planladığım grup maçlarına bakışı bugün yapamayacağım. Belki hiçbir zaman yapamayacağım. Peki kimlere üzüldüm?


– Porto Riko, beklediğimden daha derli toplu bir takımla buraya gelmiş. World Basketball Festival kapsamındaki Çin maçlarında iyi sinyaller almamıştım ama daha sonra Çin’in de öyle yaban atılır bir takım olmadığı gerçeğiyle yüzleştim. Porto Riko da anlaşılan o ki, o günden sonra hazırlık dönemini iyi değerlendirip kimyayı oturtmuş. Takımdaki Larry Ayuso ve Christian Dalmau adındaki safraları atmak da bunda yararlı olmuştur muhtemelen. Carlos Arroyo’dan yararlanamamaları onları kuşkusuz önemli etkiledi. Fakat Angel Vassallo eskiden Ayuso’nun sağladığı dış şutör katkısını sağlarken, Nathan Peavy ne kadar büyük bir baş belası olduğunu göstermiş ve ilk maçlarda yeterli şansı bulamayan Renaldo Balkman da savunmada çok önemli bir faktöre evrilmişti. Başroldeki Barea-Ramos ikilisi de iyi bir turnuva geçiriyordu. Yunanistan ve Rusya’yı ellerinden kaçırdıktan sonra, Türkiye karşısında da oyunu krize sokmayı başardılar. Ama Fildişi Sahili karşısındaki şok yenilgi her şeyin sonu oldu. Yine güzel bir takımdan gelen erken bir veda.

– Kanada’da da da da Damir Mrsic. Kanada’da da ilk turun ötesine geçebilecek bir kadro vardı. Özellikle Gonzaga öğrencisi Kelly Olynyk geleceğe dair umutlar verdi. Görünüşüyle bana Caner Öner’i anımsatsa da sonunun o kadar trajik olmayacağına inanıyorum. Joel Anthony NBA’de pek gösteremediği hücum bitirişlerini, burada üzerinden oynanan oyunların sonunda fazlaca gösterdi. NBA’de kontrat bulabilmesine hep şaşırdığım bir topçu olmuştu ama rolünün hakkını her zaman veriyor. Turnuva öncesi ‘sevdiğim bir adam’ olarak işaret ettiğim Levon Kendall da çok olumluydu. Peki neden Lübnan ve Yeni Zelanda gibi cüssesine göre rakiplerin olduğu bir grupta sıfır çekip geri döndüler? Tüm bunların sağlıklı biçimde işlemesi için gereken parça yerinde değildi. Andy Rautins ilk iki maçta sadece 38 dakika oynayabildikten sonra sakatlanıp takip eden iki maçta oynayamadı. Formalite anlamındaki son İspanya maçı oynanırkense çoktan takımı New York Knicks’in kampına katılmıştı bile. Düzen dışı skorer kimliğiyle kenardan katkı getirmesini beklediğimiz Jermaine Anderson, bir numaralı oyun kurucu haline gelip 35 dakika üstü süreler almaya başlayınca sonuçlar Kanada adına pek hayırlı olmadı haliyle. Anthony’nin ve oyundayken -bir başka Gonzaga öğrencisi- Robert Sacre’nin üzerindeki ilgiyi dağıtacak bir dış şutör de yoktu. Denham Brown beklentiler altında kaldı ve Carl English’i aradık ister istemez. J.E. Skeets takım hakkında ağır konuşuyor ama kapasiteleri ölçüsünde Fransa ve Litvanya maçlarını son topa götürerek benden alkışı aldılar. Rautins -baba olmayanı- sahada olsaydı belki şimdi bambaşka şeyleri konuşuyorduk Güntekin? Gökhan Gönül bugün Real Madrid’de oynamaz mı?


– Almanya’ya pek üzülmedim. Güzel takımlardı ve her şeyi hak ediyorlardı. Ben onlardan her maçı kafa kafaya götürmelerini bekliyor, ama son dakikalarda zayıf kalarak bu maçların çoğunu vermelerinin de normal olacağını düşünüyordum. Fikstürdeki üçüncü maç olan Avustralya maçı kaderlerini belirleyecekti. İlk iki gün gerçekten de beni yanıltmadılar ve karakterlerini sahaya koyarak Arjantin ve Sırbistan için kolay lokma olmayı reddettiler. 78-74 kaybedilen ilk maç sonrasında, Sırbistan’ı iki uzatmaya giden maçta devirdiler ve bu epik maçla birlikte kesinlikle turnuvada iz bıraktılar. Fakat ertesi gün gelen 35 sayılık Avustralya mağlubiyeti de kolay kolay zihinlerden silinemeyecek. O gün İstanbul grubu maçları için Abdi İpekçi’de olduğumuzdan takip edemedim. Belki de üçüncü gün ara veren gruplardan biri olsalardı o hedef maçı kazanıp yollarına iyi bir şeritten devam edeceklerdi. Kader! Bu şampiyonada Demond Greene, Steffen Hamann ve Jan Jagla gibi tecrübeliler ön plandaydı aslında. “Bu sene biz oynayalım, seneye de siz oynarsınız” dediler. Hakikaten de sırasıyla Tibor Pleiss, Robin Benzing, Tim Ohlbrecht, Elias Harris ve Lucca Staiger bu takımda rol aldıklarında ne kadar etkin olabileceklerinin ilk sinyallerini verdiler. Bu sıralamada hedef şampiyona olan London 2012’de mutlaka değişiklikler olacaktır. (Özellikle Harris’ten yana ümitli olduğum biliniyor.) Vakit geldiğinde bugünkü tecrübeler çok değerli olacak, fakat keşke bir de eliminasyon maçına çıksalardı. Olsun Dirk Nowitzki de seneye Litvanya’da olacağını resmen açıklamışken Dirk Bauermann dışında herkes mutludur. Onu Bayern München ile milli takım arasında bir seçim bekliyor…

– Tas Melas’a üzüldüm. Yunanistan milli marşına eşlik ederek izlemeye başladığı Rusya maçında, Yunan milli formasının oyuna hakaret aracı olarak kullanılmasına tanıklık etti. Hoş değil…

– Red Foxes =(((

Gerekli yerlere gitmesi dileğiyle:


– Başka da kimseye üzülmedim galiba, beter olsunlar.

– Başlık da bulamadım, Google aramalarını hedefliyorum.

  • Barış Özbek Kürt mü?
  • Çalıkuşu dizisi TRT
  • Cristiano Ronaldo Orgy
  • Tyson Gay mi?

Bugüne kadar en sık karşılaştığımız arama sözcükleri yukarıdakiler. Bunlara dün gece vaatkar bir tane daha eklendi:

Bursa arrived from google.com.tr on “NUMARAIKI: Brave New World – Tier IV” by searching for “moraller gayet iyi gayet iyi gayet iyi”.

2 thoughts on “Gönül Yarası”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *