Grup A – Türkiye


A Grubu takımları hakkındaki incelememize milli takımımız ile noktayı koyuyoruz. Takımla ilgili yazdığım son yazıdan bugüne köprünün altından çok sular geçti. Son kesik yiyen isimler Yıldıray, Halil ve İbrahim oldular. Hazırlık maçlarına yansıyan tabloda, Terim’in kafasında bir 4-3-3 olduğu görülüyor. Uruguay maçı sonrası bunu yazarken bir deneme olabileceği şüphesi de vardı içimde, o yüzden değinip geçmiştim. Ancak Nihat’ı sıkıntılı bir turnuvanın beklediğini söylemeliyim en azından. Nihat’ın solunda Tuncay-Arda ikilisinden biri, sağında ise Kazım-Gökdeniz ikilisinden biri destek kuvvetlerini oluşturacak. Duruma göre Mevlüt de her iki kanatta kullanılabilir. Bu dizilişi gördüğümüzde Yıldıray tercihini anlayabiliyorum, buna ilaveten sezon içinde izlediğim Stuttgart maçlarında, Yıldıray’ın takımın zayıf halkası olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmıştım defaatle. Oysa ki ne büyük beklenti içerisine girmiştim Tugay’ın jübilesi vesilesiyle oynanan Brezilya maçı sonrası. İbrahim de benim görüşüme göre oyunculuğu abartılan bir isim. İnönü’de Sheriff karşısında ilk maçına çıktığında çıplak gözle izlediğimde de bu görüşe sahiptim, halen belli bir kaliteden yoksun olduğu düşüncesindeyim. Getafe’ye transferi kafamı karıştırmadı değil, ama genel olarak yerinde bir karar bence Terim’inki. Ancak Halil tercihini anlamam mümkün değil, hele bu formasyonu gördükten sonra. Nihat’ın sağına Kazım’dan da, Gökdeniz’den de çok yakışırdı çünkü Halil. Bütün sezonu 4-3-3’te Nihat’ın misyonunu üstlenmiş Kuranyi’nin sağ arkasında geçirdi Halil, solda da Lövenkrands veya çoğunlukla Sanchez yer almıştı.

4-3-3 konusunda da şüphelerim var. Schalke örneğinden bahsetmişken, onlara kıyasla elimizde sözkonusu formasyona çok daha uygun bir oyuncu grubu olduğu ortada. Emre konusundaki tüm şüphelerime rağmen Emre-Aurelio-Hamit üçlüsü birçok takımı imrendirecek türde bir üçlü. Ayrıca Hamit ve Tuncay’ın birçok bölgede oynayabilen oyuncular olması, bu takımı maç içerisinde 4-4-2’ye de döndürebilir, Tuncay’ın solda Hamit’in sağda yer alacağı. Aslında ileri uçtaki Kazım-Nihat ikilisiyle tamamlanan bir 4-4-2 bu takım için daha yararlı bana kalırsa.


Savunma konusunda ise sıkıntılar yaşayacağımız ortada. Hakan-Servet-Gökhan-Sabri dörtlüsü kim ne derse desin bu turnuvanın en zayıf, en azından en beceriksiz dörtlüsünü vadetmekte(Avusturya ihmal). Buna rağmen elimizde ümitli olmak için yeterli bir orta saha var, Nihat da takım 4-4-2’ye döndüğü müddetçe etkisini gösterecektir. İsviçre maçı en kritik maç kanımca. O maçta alınacak bir galibiyet Çekler önüne moralli çıkmamızı sağlayacaktır. Genel olarak kısa bir orta sahaya sahip takımımızı fiziksel açıdan çok zorlayacak bu rakibe karşı buna ihtiyacımız var şüphesiz. Türkiye’nin saha dışı koşullar devreye girince potansiyellerini aşan bir karakteristik taşıdığını bilerek, kağıt üzerinde grup dördüncüsü olarak gördüğüm milli takımımızın yapacağı hiçbir şeye şaşırmayacağımı da peşinen söyleyeyim. Kendisini çok sevsem de son açıklamalarından sonra, Cristiano’ya kendimizi tanıtabilirsek bu da çok hoşuma gider doğrusu. Hadi koçlar, alın da gelin!

1. Rüştü Reçber, Beşiktaş JK
2. Servet Çetin, Galatasaray AŞ
3. Hakan Balta, Galatasaray AŞ
4. Gökhan Zan, Beşiktaş JK
5. Emre Belözoğlu, Newcastle United FC
6. Mehmet Topal, Galatasaray AŞ
7. Mehmet Aurélio, Fenerbahçe SK
8. Nihat Kahveci, Villarreal CF
9. Semih Şentürk, Fenerbahçe SK
10. Gökdeniz Karadeniz, FC Rubin Kazan
11. Tümer Metin, Larissa FC
12. Tolga Zengin, Trabzonspor
13. Emre Güngör, Galatasaray AŞ
14. Arda Turan, Galatasaray AŞ
15. Emre Aşık, Ankaraspor
16. Uğur Boral, Fenerbahçe SK
17. Tuncay Şanlı, Middlesbrough FC
18. Kazım Kazım, Fenerbahçe SK
19. Ayhan Akman, Galatasaray AŞ
20. Sabri Sarıoğlu, Galatasaray AŞ
21. Mevlüt Erdinç, FC Sochaux-Montbéliard
22. Hamit Altıntop, FC Bayern München
23. Volkan Demirel, Fenerbahçe SK

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *