Wooden Award aday listesinin açıklanmasıyla, NCAA’in en temel sezon öncesi ritüellerinden birini arkamızda bıraktık. Aslında neredeyse bir hafta geçti üzerinden. Lokavt görüşmeleri günlük hayatın bir parçası halini aldı ve Billy Hunter’ın falan artık masadan ‘hacılar yarın ne yapıyoruz’ diye kalktığını düşünmeye başladım. Odağımızı biraz daha NCAA tarafına kaydırabiliriz…
Listedeki guardların tamamını aşağıda sıraladım. NCAA basketbolunun bir guard oyunu olduğu söylenegelir, bu sözün Murat Murathanoğlu’nun ağzından çıkışına da mutlaka en az bir kez rastlamışsınızdır. Bu bağlamda 50 kişilik listeye tam 22 guard adını yazdırmayı başarmış. Bu listelerin sezon boyunca birkaç kere güncelleneceğini ve örneğin daha sonra konferanslarının en iyi oyuncusu seçilecek Ben Hansbrough ve Tu Holloway gibi isimlerin geçen sezonki orijinal liste hazırlanırken görmezden gelindiğini hatırlatalım. Tam isabet yapmanın çok kolay bir iş olmadığını kabul etmekle birlikte, ilk bakışta dikkatimi çeken birkaç eksiği de dile getireyim. Isaiah Thomas (onu hepimiz çok iyi tanıyoruz), Matthew Bryan-Amaning (bu sene Hacettepe Üniversitesi’nde izleyeceğiz) ve Justin Holiday*’in (bu arkadaşımız da nedense Belçika ligini tercih etmiş) ayrıldığı Washington takımında rolünde esaslı bir yükseltgenme ile karşılaşacak Terrence Ross’u burada görmeyi bekliyordum. Washington’ın geçen senelerdeki derecesinden uzak kalması öngörülmüş olabilir fakat Lorenzo Romar’ın yine sihrini konuşturacağına inanıyorum. Kentucky’den Doron Lamb, Miami’den Malcolm Grant ve Saint Mary’s’in çıkardığı yeni Patty Mills gibi gözüken Matthew Dellavedova da -bir ihtimal- komiteyi sezon sonunda mahcup edebilirler. John Calipari’ye kalsa o şimdiden Lamb’in bu ödülü alma ihtimalinden konuşacak gerçi…
Biz oyuncuları sıralamaya başlayalım.
Tu HOLLOWAY (Xavier)
6-0, Senior
Benim listemin tepesinde, bu sene nihayet komitenin radarına girebilmiş Holloway var. Fakat geçen sene de aynı listenin tepesine Jacob Pullen ve Kalin Lucas’ı oturttuğumu arşivlerimizde görebilirsiniz.
Tık! Bu ikilinin sezon boyunca Kemba Walker ve Jimmer Fredette tarafından nasıl rencide edildiğini de hepiniz biliyorsunuz. Fakat Holloway’in yeteneklerine, en azından kolej seviyesinde fazlasıyla güveniyorum.
Zoraki bir 6-footer olarak geçen sene iki kere triple-double yaptığı gerçeğini öne sürelim her şeyden önce. Hocaların hocası Can Birand’la aynı masayı paylaştığımız gecenin ertesine düşen bu saatlerde, “yürek” parametresi konusunda özellikle hassas davranıyoruz ister istemez. Bu adamın da sezonu tüm fiziksel yetersizliklerini aşarak 5 rebound ortalamayla kapatması ve olayı Wake Forest’a karşı 10 rebound çekecek kadar ileri götürmesi tek başına o parametrede diğerlerini ekarte etmesi için yeterli veriyi sunuyor. Aslında geçen seneki Pullen seçimimle korkutucu bir benzerlik taşıyor gibi gözükmesine rağmen bu onun için kritik nokta olabilir hakikaten de. Yani ilk olarak söze buradan başlamış olmamı sadece dün geceki masaya bağlayamam.
Geçen sezon 20-5-5 çıtasının üzerine çıkan az sayıda oyun kurucudan biriydi Holloway. 20.2 sayı ortalamasını yakalarken bunu şut merkezli bir oyundan ziyade, deliciliğini kullanarak takımını canlandırdığı pozisyonların üzerine inşa etti. Ve bu enerjisinin ödülünü faul çizgisine yaptığı sık yolculuklarla alması da oyun akarken 15-16 civarında seyretmesini beklediğiniz skorunun, 4-5 birimlik bir kaldıraç etkisine uğramasını sağladı. Yine sezonun sonlarında ekrana gelen bu yönde bir istatistik olduğunu hatırlıyorum, kafamda çok net olmasa da… Çizgiye gitme alanında Rice’ın İranlı uzunu Arsalan Kazemi ve şu anda ismini hatırlamadığım bir diğer uzunla ilk üç sırayı oluşturuyordu. 87% ile faul atması hasebiyle üretimi de diğer ikilinin üzerindeydi. Özellikle sezon ilerledikçe savunmaların sertleştiği ve oyunun belli anlarda mutlaka tıkanma noktasına geldiği bir basketbol ikliminde, kesinlikle çok değerli bir şey bu özellik. Hele de topu kontrolünde bulunduran oyun kurucunuzdan böyle bir yardım alıyorsanız…
Elbette ödülü almak istiyorsanız takımınızı da bir noktaya çıkarmanız gerekiyor. Holloway’in rakamlarında geçen seneye göre bir gelişme olacağını beklerken, asıl çekincelerim de buradan kök alıyor. Zira zaten elit konferanslardan birinde bulunmayan Atlantic 10 temsilcisi Xavier’ın oyun kurucusu olan Holloway, geçen sene Marquette karşısındaki hayal kırıklığıyla biten sezonlarının ardından önemli yapı taşlarını kaybetmiş bir kadroyla yeni sezonu bekliyor. Konferanslarındaki Richmond ve Temple gibi rakiplerini yine aşağılarına alabileceklerini düşünsek de, şanssız bir konferans dışı fikstür çekmeleri panik havasını kampüse taşıdı. Memphis, Vanderbilt, Butler deplasmanlarına gidecekler, buradan üç mağlubiyetle dönseler pek fazla şaşıran çıkmaz. İçeride ise Purdue, Cincinnati, Gonzaga ve Georgia gibi turnuva adayı rakipler var… Buradan çıkaracakları derece hem büyük danstaki seri başı statülerini, hem de Holloway’in Wooden Award ve All-American Team gibi onurlar için şansını doğrudan etkileyebilecek kudrette. Arka alanda Mark Lyons gibi bir partnere sahip Holloway. Pota altında Kenny Frease gibi iyi bir bitirici de Chris Mack’in kolluk kuvvetlerinde olacak. Ancak Jamel McLean’in yokluğunda rebound konusunda yeni bir yardımcıya ihtiyaç var. Bunu sırasıyla Vandy’den ve isimsiz bir okuldan getirdikleri iki forvetten karşılamaya çalışacaklar: Andre Walker ve Travis Taylor. Bu oyuncuların katkısı Xavier’ın derecesinde ve dolayısıyla Holloway’in bu ödül için ciddi bir aday olma ihtimalinde belirleyici olabilir.
NBA’de varlığını sürdürmesini engelleyecek çok fazla defekt barındırıyor oyunu. Fakat bunları zamanı geldiğinde konuşuruz. Şimdilik -hala klasik bir oyun kurucu olmaktan çok uzak olsa da- yukarı çektiği organizasyon meziyetleri, 1.6 seviyesine getirdiği asist/top kaybı oranı ve maç başına 35% düzeyinde atmaya başladığı ve bir tehdit olarak oyununa kattığı üç sayılık atışlarıyla kolej basketbolu seviyesi için handikap olmayacak bir düzeye taşıdı tüm gediklerini. Enerjisi ve güçlü üst yapısının yardımıyla, kısa boyunun da sorun teşkil etmesine izin vermiyor.
Listenin geri kalanı şöyle:
Will BARTON (Memphis)
6-6, Sophomore
Dee BOST (Mississippi State)
6-2, Senior
William BUFORD (Ohio State)
6-5, Senior
Allen CRABBE (California)
6-6, Sophomore
Aaron CRAFT (Ohio State)
6-2, Sophomore
Marcus DENMON (Missouri)
6-3, Senior
Ashton GIBBS (Pittsburgh)
6-2, Senior
Jorge GUTIERREZ (California)
6-3, Senior
Tim HARDAWAY JR.** (Michigan)
6-5, Sophomore
Joe JACKSON (Memphis)
6-1, Sophomore
Scoop JARDINE (Syracuse)
6-2, Senior
John JENKINS (Vanderbilt)
6-3, Junior
Orlando JOHNSON (UC Santa Barbara)
6-5, Senior
Darius JOHNSON-ODOM (Marquette)
6-2, Senior
Jeremy LAMB (Connecticut)
6-5, Sophomore
Kendall MARSHALL (North Carolina)
6-4, Sophomore
Ray McCALLUM (Detroit)
6-1, Sophomore
Peyton SIVA (Louisville)
6-0, Junior
Jordan TAYLOR (Wisconsin)
6-1, Senior
Casper WARE (Long Beach State)
5-10, Senior
Maalik WAYNS (Villanova)
6-2, Junior
Bunlar içinden Hardaway Jr.’a olan sempatim zaten biliniyor. Onu gerçek bir aday olarak gördüğüm söylenemez ama Taylor, Lamb ve Jenkins’in All-American Team için ciddi birer aday haline gelmeleri beni şaşırtmaz. Bir de yeri gelmişken Jackson’ın olayını bir türlü anlamadığımı belirtmeliyim. Çok fazla süre almadığı geçen sezon bir şeyler kaçırmış olabilirim diye düşünüp, bu yaz ABD milli takımıyla da izledim ama…

İkinci guard pozisyonu için adayımsa, sezon öncesi listesinde kural gereği yer bulamayan çaylaklardan biri… Ve Austin Rivers*** değil… Bayağı bir
dark horse seçimi olacağı açık, fakat Nike Hoop Summit’te vurulduğum yetenek Tony Wroten Jr.’a gidiyor benim diğer erken oyum. Onu da en azından listeye girdikten sonra konuşuruz, doğmamış çocuğa don biçmeyelim.
Her defasında bunlara harcamak istemiyorum elemanlar için kullanacağım kelimeleri ama merak eden çıkacaktır:
* Jrue Holiday’in kardeşi.
** Tim Hardaway’in oğlu.
*** Doc Rivers’ın oğlu.
Nekst: Forvet ve Pivot Adayları