Eylül sayısını halen tam anlamıyla okuyabilmiş değilim, galiba bir kısmını okumak için hiç zamanım olmayacak da. Çıkış tarihi şampiyonanın ikinci gününe denk geldiği için ön inceleme sayısını okumaya pek gerek duymadım ama Ümit Avcı, Anıl Aksaç, Çağlar Torun üçlüsünden oluşan bir yazar ekibi olduğuna göre güzel bir iş çıkmış olsa gerek… Ekte Selçuk Ernak’ın ilgi çekici bir yazısı da yer buldu. Çin milli takımıyla Bob Donewald’un asistanlarından biri olarak Ankara’ya gelen Ernak, kendi deneyimleri üzerinden Çin gibi çok eskiye dayanan bir basketbol kültüründen yoksun bir ülkenin bile bizim için örnek teşkil edebilecek bazı anlayışlar geliştirdiğini vurgulamış. Dergi piyasada hala bulunabiliyor mudur emin değilim, ama okumaya değer bir yazı.
Sedat Koç’un ölü sezonu fırsat bilip, yarının da ötesine geçebilecek takımları sıraladığı yazısını okudum. Bir de Yiğiter Uluğ’un 1986 Dünya Basketbol Şampiyonası ile ilgili yazdıklarını attım hafızaya. Şampiyona süresince basketbola doygun günler geçirdikten sonra bütün basketbol neşriyatından geri çekmiştim kendimi, tatilin son ayında Georges Perec ve Thomas Bernhard külliyatına daldım. Yoksa Eylül sayısının diğerlerine göre düşük kalitede olmasıyla ilintili bir durum yok. Belki öyledir, bilemem tabi… First Five bölümünde Cem Pekdoğru ve Şansal Kulabaş imzasıyla çıkan yazılar da Anıl-Çağlar ikilisine ait bu arada, Şansal’ın Cem Çağal’ı tanıdığı bir paralel evren fazlasıyla fantastik olurdu zaten.
Ekim sayısının kapağı da NBA kulislerine düşmüş. First Five bölümü için evladım Russell Westbrook hakkında bir profil yardırdım ama onu kırpmadan tek sayfaya sığdırmak zor iş olabilir. Şampiyona yazıları ağırlıkta galiba. Son transfer Nick “Yabancı Damat” Gibson da heyecan verici. Bu sayı için gönderdiği yazıyı okudum, iki sene içinde Avrupa’nın büyük dergilerine satmış oluruz…